Haytalya Tramisu Ballı Gemici Böreği Şeyh-ûl Mahşî Doyuran Pasta

Şeyh-ûl Mahşî

Ana Yemekler / 29 Haziran 2015

Son Yazılar

Annem’e

Hiç sebepsiz ağladığınız oldu mu? Öyle tv de ki reklama radyoda çalan müziğe.Ağlamış olmak için ağlamak hatta bağıra bağıra ağlamak istemek.Biri  niye ağlıyorsun dese bilmiyorum deyip ona da ağlamak.

Allah ağlatmasın deriz hep.Evet Allah sebepli ya da üzüntülerle ağlatmasın.Döktüğümüz gözyaşları hep mutluluk için olsun ama bu da insana özgü  ve insanlar için bir duyguysa arada istediğim ölçüde kullanmak hakkım diye düşünüp hakkımı bugün kullanıyorum.

Annem

Belki kendime belki de herkese ağlıyorum.İçimde bir volkan kaynıyor, her patlaması bir isyan bir hıçkırık olarak dökülüyor yerlere.Kendi halim de ne var diye kızıyorum kendime.Şükredecek çok şeyim varken nereden çıktı bu volkan niye kaynıyor diye kızıyorum.

Çocukluğum mu , gençliğim mi içimi acıtan.Hatıralar tatlı, ekşi, acı el ele dans edip karşımda gülerken onlara bakıp bir kez daha ağlıyorum.Soyduğum soğana, elime aldığım salça kavanozuna ağlıyorum.Soğan çok acı diye ağlıyorum.Daha çok canımı yakacak şarkılar dinleyip boşaltıyorum içimi.

Babangamı onun sıcacık şefkat dolu omzunu düşünüp yine ağlıyorum.O duygu biraz yüreğimi yumuşatıyor.İşte tam da o anda niye ağladığımı anlıyor ve süzülen gözyaşlarım yanağımı yakıp geçerken diyorum ki çok ama çok özledim.Beni ağlatan sensin ANNEM.Çok özledim çok.Ellerinin saçlarımda gezinişini, şefkat dolu gözlerini, kızım deyişini beni hala çocuk gibi sarıp sarmalamanı çok özledim.Gülümsemeni, kızarken yüzünün aldığı ifadeyi, ellerini özledim.

Mutfağında şarkı mırıldanarak yemek yapmanı, cam kenarında bacak bacak üzerine atıp sohbet etmeni, sağ duyunu, muhabbetini özledim ANNEM.Namaz kılarken yüzünün aldığı o huzur dolu ifadeyi izlemeyi, Güler ocağın altını söndür demeni özledim.Benim isyankar, değişik hareketlerime kızıp sonra yaptığım ufacık bir şeyi takdir etmeni özledim

O minik tombul ayaklarını, çorap giyişini, başını örterken ayna karşısında geçirdiğin zamanları, hangisini giyeyim diye sorduğun soruları, aldığın bir giysiyi hiç üşenmeden giyip göstermeni özledim.Benim çocuklarımı belki de benim önüme geçecek kadar düşünüp sevmeni, aramanı şükretmeni özledim.Verdiğin hepsi yerinde ve doğru nasihatlerini özledim.Sigara üzerine uzun uzun içme kızım diye telkinlerini bile özledim.O evin içinde dolanmanı, o evi ev yapan varlığını, kapıyı çaldığımda kapıyı senin açmanı sarılıp hoş geldin kızım deyişini çok özledim ANNEM.

Nurlar, ışıklar içindesindir inşallah.Görüyorsan, duyuyorsan kulağıma bir kez daha KIZIM diye fısıldarmısın lütfen.

ANNEM’E SEVGİYLE…..

Belikırık

Geçmişe dönüp baktığınızda,hafızanızda kaç tane eskimeyen komşunuz var hiç düşündünüz mü? Bu devirde ölmeye yüz tutmuş bir ilişki komşuluk ilişkisi.Bence çok üzücü bir durum bu.Hemen herkesin evlendikten sonra ailesinden farklı bir semtte belki de farklı şehirde oturduğunu düşünürsek,en yakınınızda aileniz değil komşunuz yer alıyor.

Belikırık

Günümüzde burun kıvrılan,çok demode,arabesk bulunan komşuluk ilişkisi şu rezidans kültürü ile iyice öldürülüyor bence.İnsanlar gökyüzüne uzanan,son derece modern akıllı binalarda ,otel tadıyla yaşamaya alıştırılıyor. Siteler neredeyse bir köy hatta bazıları bir kasaba büyüklüğünde tasarlanıyor.İçerisinde kuru temizlemeden tutun da,market ,restaurant,cafelere kadar her türlü ihtiyaç düşünülerek neredeyse dışarıya çıkmaya hiç ihtiyaç duymayacağınız şekilde modern hapishaneler yapılıyor.

Bu kötü bir şey mi ? Hayatı kolaylaştırmak adına tabii ki değil,hatta her türlü servis siz hiç dışarıya çıkmadan bir telefon ile kapınıza kadar veriliyor.Ancak bu arada ne oluyor ,siz o modern yaşam alanlarının içine hapsedilmiş yaşıyorsunuz.Çıkıp bir markete gidip,ne var ne yok bakamıyorsunuz.Reyonlar arasında dolaşıp o meyve sebzeleri kendi gözünüz ve elinizle seçemiyorsunuz.Cadde üzerinde ki pastanenin önünden geçerken selamlaşıp,gözünüze ilişen,canınızın istediği bir şeyi alamıyorsunuz.Kasap etinizi hazırlarken ayak üstü ne olacak bu memleket durumları sohbeti yapıp ete dair bilgiler edinemiyorsunuz.Sokakta yürürken esnafla birbirinize gülümseyip selamlaşamıyorsunuz.Ama öte yandan,her istediğiniz istediğiniz anda siz evinizin konforundayken sipariş ettiğiniz yerin ya da kişinin zevki ve kararı doğrultusunda hemen hazırca kapınıza geliyor.

Fakat bu arada yaşadığınız yerde ki insanları tanımıyor onların hayatlarına dokunamıyorsunuz.Mesela siz tam yemeğe oturmuşken kapınız çalınıp da karşı komşunuz size bu biberleri pazardan bugün aldım körpecik yemekte yiyin diye getiriyor mu? Ya da bir diğer komşunuz,mantı çorbası yaptım sıcakken al bir tabak ye diye zilinizi çalıyor mu? Siz bir komşunuzun kapısını çalıp bizim çocuk anahtarını almadan çıkmış şu anahtar sizde kalsın,ben yokken gelirse kapıda kalmasın diye güvenip gözünüz arkada kalmadan anahtarınızı bırakabiliyormusunuz ? Benim hep böyle komşularım oldu çok şükür.Çoğunun adı da, bana öğrettikleri de hafızamda kazılı.Çok eski komşularım,Gülsev Ablamın fasulye turşusu kavurması ,Halis Amcam Mualla Teyzem yaşıyorlar mı bilmiyorum ama çok şey öğrendiğim derya gibi tecrübeleri ile kalbimde saklılar.Yenilerden,Münevverim Balıkesir’e taşındı telefonlaşıyoruz,Nerimancım hiç çalmasa günde beş kez çalar kapımı.Müzeyyen beni ne zaman görse ,bir yorgunluk kahvesi içmem için ısrar eder.Bu bahsettiğim insanlar 40 ile 80 arası yaş ortalamasında ama eskimeyen yaşlanmayan gönlü genç insanlar olduklarından adlarıyla hitap ediyorum.Bu da onları mutlu ediyor.Onlar benim insanlarım,komşularım,can yoldaşlarım.Kapılarını her zaman çalabileceğim ve kapımı çalıp halimi soran ,bazen anne bazen baba,bazen bir abla olan benim insanlarım.Allah kimseyi komşusuz ama candan yürekten iyi kalpli komşusuz bırakmasın.

Midye Börek

Gün geçmiyor ki,mutfaktan kokuların yayılmadığı bir gün olsun.Maşallah erkek egemen ev olunca ,tüketim çok hızlı.Bazen düşünüyorum,bu kadar iştahlı bir ailem olmasaydı,yemeğe bu kadar ilgi duyarmıydım diye.Sanırım duymazdım.Midye BörekAllah sağlık versin yesinler ben keyifle yaparım.Eskiden çocuklar küçükken yaptığım yemek iki gün bitmezdi.Çocuklara yemek yedireceğiz diye türlü maymunluklar yapardık.Daha önce de yazmıştım okuyanlar bilirler,sokakta parkta kedilere çok köfte yedirmişliğim vardır.Ankaralı Mühendis’im çok iştahsızdı.Çok uğraştım ona yemek yedirmek için.Parklarda bir kediye, bir ona köfte çok yedirdim.Asansörde  elimde tabak düğmelere basarak bir aşağı ,bir yukarı çıkarak çorbalar içirdim.Düşünsenize asansör bekliyorsunuz ,asansörün kapısı açılıyor ve içinde elinde tabakla bir kadın ve çelimsiz bir çocuk.Deli bunlar dersiniz değil mi?Ben de böyle bir manzarayla karşılaşsam derim doğrusu.

Şimdi de az ye oğlum , az ye annem diyorum.Bu ne yaman çelişki anne dese yeridir.:) Bebe Mühendis adayım o konuda daha rahattı.Ya da ben artık daha ıslah olmuş bir anne olarak daha rahat davranıyordum.O beni o kadar üzmedi.Eli kaşık tuttuğu andan itibaren masada bizimle beraber döke saça yedi yemeğini.Ama şu da var ki ben de daha rahat davranıyordum.Yemezse çok da dert etmiyordum.Ama ne oldu ? Evin en irisi ,en uzunu o oldu hem abisini hem babasını boy olarak geçti maaşallah.

Demem o ki,küçük çocuğu olanlar korkmayın rahat olun.Aç kalmıyorlar ve ilerde maaşallah yiyiyorlar.Hem de yeter yeme artık diyecek kadar.

Cennet Hurması Marmelatı

” Kuran’da Adem ile Havva’nın önce yerleştirildikleri, sonra da günahları yüzünden kovuldukları bir Cennetten söz edilmekle birlikte, Cennette bulundukları sırada yaklaşmamaları buyurulan ağacın adına, cinsine ya da rengine ilişkin Kuran’da ve güvenilir hadislerde hiçbir bilgi yoktur.” diyor Vikipedi.Cennet Hurması MarmelatıBildiğiniz hangi meyve Adem ile Havva’nın cennetten kovulma sebebi olabilir ? Şükürler olsun ki Allah insanlar için çeşit çeşit nimetler yaratmış.Ama hiçbirinin adı Cennet ile başlamıyor bildiğim kadarıyla.Cennet Hurması,Cennet Elması ya da bir diğer adıyla Trabzon Hurması.

Sonbahar mevsimine özgü bu elma görünümlü,durdukça olgunlaşıp tatlanan meyve bünyesinde o kadar faydalı vitaminler barındırırken,hak ettiği ölçüde tüketilmiyor bence.Hatta çoğu kişi belki de hiç yememiş olabilir.Çünkü nedense diğer meyveler kadar bilinirliği yok maalesef.

Hem de,  kalp-damar, sindirim sistemi hastalıklarına iyi geldiği, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, sindirim sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceği tıp çevreleri tarafından yazılıp dururken.

Belki de bütün sebep,insanın bilmediğine karşı ön yargılı olup uzak durması.Belki de eğer Cennetten kovulma sebebi olan bu meyveyse, geçmişten gelen genlerimize kodlanan bir ürkeklik.