Bir Barış Abi geçti hayatımızdan. Ben tanımıyorum diyen yoktur eminim. Küçükten büyüğe bilinir sevilir ve sevgiyle yad edilir.Bir varmış bir yokmuş misali, insanlar toprak olduğunda, yaptıkları ve bıraktıkları ile anılır. Barış Manço o kadar çok şey bırakmış ki geride, anlamak ve anlatmak çok zor.
Şimdi bu ne alaka diyenler olacaktır.Olsun, desinler. Hep dediğim gibi burası benim günlüğüm, aylığım, yıllığım ve hatta mirasım.Ne yaşamışım, ne hissetmişim, neler görmüşüm neleri yazmaya değer bulmuşum hepsi burada. Bunu severek yapıyor ve keyif alıyorum.İtirazı olan varsa söylesin ya da sonsuza kadar sussun. 🙂
1-8 Şubat Barış Manço Haftası dolayısıyla bu yazıyı yazmak istedim.Yıllardır hep gitmek isteyip, gidemediğim adrese gittim. 81300 Moda yani Barış Manço’ nun yıllarca yaşadığı, günümüzde müze olarak korunan evi.Sessiz, sakin kendi halinde bir sokak için de. Lale Manço’nun deyişiyle o günlerde Moda’nın en romantik sokağı.
Evin önünde durup şöyle bir baktığımda, içim karıştı resmen, ne garip dedim sizin yuvanız ve mahreminiz olan, yıllarca yaşadığınız bir yer herkese açık bir yere dönüşüyor. Bu hem insanın içini acıtan, hem de gurur verici bir durum.
Girişte cam bir fanus içinde sergilenen arabası, evin bahçesinde ki domates , biber, patlıcan sembolleri, bir eşek heykeli, hepsi Barış Manço şarkılarından çıkmış birer birer oraya yerleşmiş ve evi bekliyor.Ben yaşanmışlıklara çok önem ve değer veren biriyim.İnsanların geçmişte kullandıkları eşyalar, yaşadıkları yerler hem ilgimi çekmiş hem de duygulandırmıştır beni.Eve girmeden önce kafamı kaldırıp, evin pencerelerine baktığımda da gerçekten çok duygulandım.
Evin kapısından içeri ilk adımı attığımda , girdiğim kapıdan kim bilir kaç kez hangi duygularla girip çıktılar diye düşündüm. Benim hissettiğimse ağırlıklı olarak hüzündü. Bir hüzün bulutunun içerisinde dolaştım tüm evi.
Odalarında dolaşırken, merdivenlerinden çıkarken, bir zamanlar bir aile yuvası olan, cıvıl cıvıl seslerin yükseldiği, üzerinde yemekler yenilip, kahvaltılar edilen masanın bir ucunda, Barış Abi’nin son kez bilmeden ve hiç aklına son kez olduğu gelmeden bıraktığı ajandası, telefonu ve araba anahtarı duruyordu.
Belki bir zamanlar, mutfakta pişen kurabiye ya da kavrulan soğan kokusuyla sarıp sarmalanan ev, şimdi sessizce dolaştığımız bir müzeydi.İnsan bunları düşünmeden edemiyor.Düşündükçe de bir garip hissediyor.
Evin bir bölümünde sergilenen çizmeleri, giysileri hatta evlenirken giydiği damatlığı öylece yepyeni duruyor. Hepsi bugün alınmış gibi, pırıl pırıl.
Bir üst kata çıkarken, o merdivenlerden bağırışarak, kahkahalar ile koşuşturan çocuklarını, kıyıya köşeye dağılmış oyuncakların ayaklarına batışını, belki birlikte kahvaltı edişlerini, ya da evin sakinlerinin, duştan şarkı söyleyen Barış Manço’nun sesi ile uyanışlarını hayal ettim.
Ölümsüz bir yok oluş bu bence. İnsan, ölüyor ancak kendine ait her şeyi öyle canlı bir şekilde geride bırakıyor ki, bundan etkilenmemek mümkün değil.Dediğim gibi eğer tüm eşyalar başka bir mekanda sergilense belki bu kadar etkileyici olmaz, kendi yaşadığı, odalarında gezindiği, zaman geçirip yuvam dediği mekan çok etki bırakıyor insanda.Ya da ben fazlaca duygusalım.
Bir üst katta yer alan kendi yatak odaları ve misafir yatak odaları öylece sessiz ve anıları saklayarak orada durmaya devam ediyor.
Şimdilerde moda olan, pek çok kişinin yaptığını Barış Manço yıllar önce yapmıştı.Dünyayı gezmek ve gezdiği yerleri tv ekranlarından bizlere de gezdirmek.
Hep keyifle izlemiştim bu programlarını. Adam olacak çocuk zaten bir efsane hafta sonları hala tekrarlarına denk geldikçe keyifle izliyorum.
Bir insanın en büyük mirası para ve eşya değil bence onların tümü gelip geçici.İsmi, yaptıkları ve yetiştirdiği çocuklardır gerçek miras.Bana göre Barış Manço gibi insanlar da kolay ve sıkça yetişmiyor.
Bu durumda mekanı cennet olsun.Unutulmadı ve bence unutulmayacak.Eğer gitmediyseniz mutlaka gidin, kendi gözlerinizle görün, o kokuyu soluyun eminim benim kadar etkileneceksiniz.Hele giriş katında piyano başında heykeltraş Murat Daşkın’ın tamamen silikondan yaptığı gerçek saçın kullanıldığı ve Barış Manço’nun giysileri ile giydirilmiş bir Barış Abi var ki, gerçek gibi. İnsan bakarken çok etkileniyor.
Sanki her an göz kırpacak kadar gerçek.
Sevgiyle….
Etiketler: 81300 Moda, Barış Manço, Barış Manço müzesi, lale manço, Mançoloji, moda, moda'da gidilecek yerler, murat daşkın
Bir cevap yazın