Haytalya Tramisu Ballı Gemici Böreği Şeyh-ûl Mahşî Doyuran Pasta

Şeyh-ûl Mahşî

Ana Yemekler / 29 Haziran 2015

Son Yazılar

Muhallebi

Sanırmısınız ki yoksulluk sadece parayla olur.Olmaz,her tür yoksulluk zordur ama, en zoru hangisi derseniz kişiye göre değişir.Kimine göre,parasızlık,kimine göre sevgisizlik,kimine göre vakitsizlik.Seçin beğenin.Ben bu ara, vakit yoksuluyum.Bir yuvarlanma gidiyor, yokuş aşağı 100 km hızla iniyorum sanki.Haydi hayırlısı.

Bu arada,bir süredir bir şeyler yapamaz oldum.Geçen akşam ,oturduğum yerde aklıma muhallebi düşüverdi.Severmisiniz bilmem,bazılarına göre hasta tatlısıdır muhallebi.Hani genelde,evlerden uzak hastanelerde,hastaya ilk verilen yiyeceklerdendir ya hafifliği sebebiyle.Ben çok severim.O yumuşacık, ne çok katı,ne de çok sulu olmadan,tam kıvamında muhallebiyi.Şöyle süt tadını alarak.

Ola ki, canınız çekerde yapmak isterseniz, bu tam kıvamında olan bir tarif denemenizi tavsiye ederimMuhallebi

Patlıcan Sarma

Patlıcan Sarma Bazı sebzeler ile ciddi gönül bağım var.Öyle bir yapım var ki,bir şeyi alıp kalbime koyduysam kolay kolay vazgeçemem.Patlıcan da onlardan biri,bir diğeri de patates.Her çeşidi,her şekli kabulümdür.

Patlıcan zamanı geçti geçmesine ama,ola ki çok canınız çekti,bir patlıcan yemeği yapayım derseniz, bu tarifi kesinlikle öneririm.Lokum gibi yumuşacık ve sunumu da çok şık ve güzel oluyor.Anacığım çok sıkça yapar bunu ve yiyen herkes de çok beğenir ve değişik gelir.Aslında karnıyarığın şekil olarak değişiği sadece.

Bakalım nasıl yapılıyormuş.

Beyin Bedava,Düşünmek Parayla

Özgürlük Nerede

Sırtımda bir sırt çantası ile kendimi yollara vurmayı çok seviyorum.Bu benim içimde, sonsuz bir özgürlük duygusu oluşturuyor.Keşfetmeyi,yeni yerler görmeyi,yeni insanlar tanımayı da seviyorum.Bu da benim hayata dokunma şeklim.Ruhum bir özgür kuş olup uçuyor o zamanlarda.

Bu şekli,yaşama biçimi olarak seçmiş insanlara da,çok özeniyorum aslında.Basit yaşamayı seçmiş,bunu kendisine ilke edinmiş insanlar,bana göre bu dünyada en özgür biçimde yaşayan insanlar.Çünkü herhangi bir materyale bağlı olmadan,hayatını belli bir maddeye bağlamadan,günü anı geldiği şekilde en basitinden yaşamak,yaşamanın belki de ta kendisi bu.

Zaten şu ömür dediğin ne kadar bir şey ki.Her ne kadar uzun yıllar gibi düşünülse de yaşarken hiç de öyle olmuyor.Hızla, su gibi akıp gidiyor.Sonra gençlik gitti,sağlık gitti diye feryat ediliyor.Neden,çünkü en güzel ve verimli yıllar belki bir ev,belki bir araba ya da herhangi başka bir şeye sahip olma yolunda, eriyip gidiyor.Hep bir erteleme duygusuyla,asıl yapılmak istenenler ertelenip,yapılmak zorunda olunanlar ön plana çıkıyor.Bu biliyorum ki aslında bir mecburiyetten kaynaklanıyor.Çünkü ne yazık ki herkesin asıl yapmak istediklerini,istediği zaman yapma lüksü yok.Ben de o lükse sahip olamayanlardanım.Aslında bazen bu çok acı geliyor.Çünkü bedenim bir yerdeyken,ruhum çok ayrı yerlerde çok ayrı şeyler yaşıyor olabiliyor.O zaman da bir kapana sıkışmış,bir tıkanıklık duygusu baş gösteriyor.

Aslında ne olurdu insana dair duygular içerisinde bir maddeye- ki en başta geleni de para,çünkü ona sahipseniz zaten istediğiniz her tür satın alınabilecek şeye de sahip olabilirsiniz- daha çok daha çok duygusuyla bir bağlılık olmasaydı.

Ama çoğu zaman da ki, bir aile olduktan sonra çoğu zaman bu kaçınılmaz oluyor bir kök salma ve bir yerlere bağlanıp tutunma şart oluyor.Çocuklar,onların büyüme çağları,eğitimleri,masrafları derken,işte geçti seneler.Gerçi güzel bir eğitim aldırıp,onlara güzel şeyler aktarıp,iyi insanlar yetiştirmek Allah tarafından nasip olup da bunu başarabiliyorsanız boşuna yaşamış da asla sayılmazsınız.Çünkü bir insan, ama iyi ve güzel  ahlaklı bir insan, yetiştirmek de öyle kolay bir iş değil.Çok ama çok ciddi emek ve fedakarlık isteyen bir vazife bu.

Fakat öyle bir zaman geliyor ki,ilk zamanlara göre biraz daha yükünüz hafiflemeye başladığında,işte o asıl yapmak isteyip de, ertelemek zorunda olduğunuz her ne varsa,sizin hayat sahnenize çıkıp önünüzde dans etmeye başlıyor.Öyle bir ritm ile dans edip sizi kışkırtıyor ki ister istemez yavaşça o ritme ayak uydurup o dansın içinde buluyorsunuz kendinizi.

İşten emekli olmak gibi,anne baba olmaktan emekli olmak asla söz konusu olmasa da,artık kendi kanatlarını gökyüzünde alabildiğince açıp da uçmaya başlayan evden uçan o kuşlar sizin iplerinizi biraz gevşetiyor.O zaman belki de başladığınız noktaya dönüyor ve eğer şanslıysanız,hayata karşı,birlikte omuz omuza dimdik durduğunuz eşinizle beraber,hadi diyorsunuz biraz da keyif için yaşayalım.

İşte tam da burada, yani başa döndüğünüz noktada her şeyi basite indirgemeye başlıyorsunuz.Çünkü yaşadığınız hayattan,edindiğiniz tecrübelerden, gerçek mutluluğun lüks bir restaurantta yenen yemekte değil birlikte,yenen yemekte olduğunu biliyorsunuz artık.Bu mutluluğu yaşamak için büyük paralara ihtiyacınızın olmadığı bilinciyle, denize karşı bir bankta bölüp paylaştığınız bir simit ve çayı,iştahla yiyorsunuz.Bir yerleri keşfetmenin,öyle bilmem kaçıncı mevki uçaklarda uçarak değil de aksine ayağınıza sağlık,adım adım yürüyerek,yıllarca yaşadığınız ama zamansızlıktan hiç gidemediğiniz o daracık ara sokaklarda olduğunu görüyorsunuz.O zaman yaşadığınız,ömrünüzü geçirdiğiniz o şehir gözünüze daha bir güzel görünüyor.Çünkü mekanik yaşamdan sıyrılıp,insanlara dokunarak,o havayı koklayarak,deniz daha bir iyot kokulu güneş daha bir parlak görünüyor gözünüze.

Ettiğiniz sohbetler daha bir renkleniyor,daha bir yaratıcı oluyor.Çünkü artık konular daha bir size dair.Çocuğun sınavı var bu hafta sonu,biraz sıkışık geçecek stresli ona iyi davranalım,ya da veli toplantısı için vakit ayırabilecekmisin,işten gelirken alışverişi sen mi ben mi yapacaz yerine,yarın ne tarafları keşfe çıkalım ya da,hangi kitabı okuyalım,bu hafta hangi filmler vizyona girmiş üzerine konuşuluyor.

Güzel değil mi ?Evet düşünmesi bile insanı sakinleştirip,içine ılık ılık akıyor değil mi?

Allah nasip etsin inşallah….

Krep

Krep Krep deyince eminim çoğunuzun yüzünde bir gülümseme beliriyordur.Krep nedir bilemedim ben, hamur işi mi,tatlı mı ,tuzlu mu?

Bence o bir joker istediğiniz yere,istediğiniz pozisyona koyabiliyorsunuz.İsterseniz sabah  kahvaltısında,keyfinize göre tatlı ya da tuzlu, isterseniz bir yemek şeklinde akşam masaya koyabiliyorsunuz.İçine bir şey koymaya bile gerek yok bana göre,öyle kendi saf hali bile çok lezzetli.Yani onu ille de bir şeye kılıf yapmaya gerek yok yani.

Çalışınca hafta içi öyle evde kahvaltı etme lüksümüz olmuyor.Bu keyfi hafta sonuna saklayıp,bütün bir haftanın acısını çıkarıyoruz.Bu keyifli kahvaltıların assolisti de doğal olarak bazen rolünü paylaşmak zorunda da kalsa bu gelin inceliğinde ki krepler oluyor.Cumartesi sabahı bebe uyanınca krep yapayım mı, cümlesi ile gözlerinin içinde bir şeyler dans edip yüksek sesle kahkahalar atıyor, görebiliyorum.Ankaralım da geldiğinde nasipleniyor bu güzellikten.

Bilmeyen yoktur mutlaka fakat,bu çok kolay olmasına rağmen,lezzette insanı mest eden krep tarifi,bence sitede yer almayı fazlasıyla hak ediyor.Daha önce burada bir krepli tarif vermiştim.