Haytalya Tramisu Ballı Gemici Böreği Şeyh-ûl Mahşî Doyuran Pasta

Şeyh-ûl Mahşî

Ana Yemekler / 29 Haziran 2015

Son Yazılar

Patates Mantısı

Nasıl, sonbahar kışa dönmeye başladı değil mi? Zaten İstanbul, bu mevsim geçişlerini hiç acımadan anında yapan bir şehir.Yaz anında kışa dönebiliyor,ya da tam tersi.Artık camlar ,kapılar kapalı oturuyor ,buna rağmen terlemiyoruz. Yaz özgürlük demekse ,kış da huzur demek.Ben bu iki mevsimi böyle değerlendiriyorum.Çünkü yaz mevsimi,insanın kendini tamamen sokaklara,deniz kenarlarına attığı,geç saatlere kadar oturup tembellik yaptığı bir mevsimken ,kış da ev ortamında uzun gecelerde içilen sıcak salep,çikolata,kestane,patlamış mısır ve izlenen film demek.Patates MantısıAllah sağlık versin,her mevsimin ayrı bir keyfi var.Zaten iç huzurunuz varsa ,sağlığınız yerindeyse,yaşamaktan keyif almamak büyük hata.

Gelelim patatesle aşkımıza.Patatesi çok sevdiğimi çok kereler yazmışımdır.Her şeklini sevdiğim bu güzelliği bu kez ,yine çok sevdiğim sarımsaklı yoğurt ile buluşturdum.Tam  atıştırmalık eşsiz bir lezzet oldu.Kesinlikle denemenizi öneririm.Haşlanmış patates varsa yapması sadece on dakika süren nefis bir patates şenliği.

Kremalı Cup Cake

Yine bir Pazartesi ve yine yeni bir hafta.Yeni umutlar,bekleyişler,sabredişler.İnsanız,hepimizin hayattan bir beklentisi,umudu ve hayalleri var.Zaten sabretmenin gücünü veren de bu.Hiç hayali,hayattan beklentisi olmasa yaşayabilir mi insan? Yaşadığımız her gün bir nimet aslında ,sağlıklı ve huzurlu olununca.Aksini yaşamış ve bilen biri olarak söylüyorum bunu.Kremalı Cup CakeSahip olduğunuz her neyse,sahipken kıymeti bilinmeyen veya çok da üzerine düşünülmeyendir.Ne zaman ki yitirirsiniz,kıymetini ve önemini ta içinizde hissedersiniz.Geride bıraktıklarınızı içinize sindirip,değerini bilen fakat önüne bakan ve yeniliklere kucak açanlardan olmak gerek.Yapmak söylemek kadar kolay değil elbette,ama  hayatın kolay ve anlaşılır olduğunu kim söyledi ki? Zamana biçim olarak değil,kafa olarak ayak uydurmak önemli.Anlayan,anlatabilen ve anlaşılabilen olmak gerek.

Çok da zor değil aslında bir deneyin göreceksiniz.İlk olarak işe kendinizle başlayın.Kendinizi anlayın ki,işin zor kısmını atlatmış olun.Kendinizi anlamadıkça,başkalarını anlamak mümkün değil.Barışın hayatla,insanlarla.İnanın o zaman daha bir kolay ve keyifli oluyor her şey.

Peynirli Kabak

Zavallı kabak ,bizim evde çok da hak ettiği mertebeye ulaşamamıştır.Mücver denince hatırlanan ,onun dışında çok da fazla özlenmeyen bir sebzedir.Arada bir kabak sandalla kendini ispat etmeye çalışsa da evin hınzır erkekleri çok da yüz vermemişlerdir.Oysa o kendini sevdirmek için, mücver dışında,bazen sarımsaklı yoğurtla buluşup kızartma şeklinde,bazen de bir böreğin içine gizlenerek elinden gelen çabayı göstermiştir.Halbuki ne kadar da naif bir sebzedir.Kendi halinde,yumuşacık huylu.Ama demek ki bu da çok işe yaramıyor.Peynirli KabakAslında bu sefer de başka bir tarif için satın alınıp,iki gün buzdolabında bekletilince tamamen doğaçlama olarak bu kılıkla karşınıza çıkmıştır.

Şaka bir yana ,aklımda başka bir tarif varken satın aldığım bu dört adet kabak,buzdolabında değerlendirilmek üzere bekleyen kaşar loru ile flört edince güzel bir tarife büründü.Son derece hafif,lezzetli ve pratik bir tarif.Hatta diyet yapanların çok rahatlıkla her öğün yiyebileceği kadar.Çünkü bildiğim kadarıyla kabağın kalori değeri fazla yüksek değil.

Meyhane Pilavı

İnsan dediğimiz canlı öyle değişik bir yapıya sahip ki ,çözmek zor, hatta mümkün değil.Onun doğrusu,onun kırılganlığı,onun acelesi,onun acısı kısacası onun bencillikleri hep ön planda.Oysa ki Allah sadece onu yaratmamış.Etrafına bakmayı bilse,kendi dışında da bir şeyler olduğunu görecek.Ama egosu öyle yüksek bir canlı ki,kendini dünyanın merkezinde sayıyor.Meyhane PilavıBen de bu yaşımda hala şaşırıp kalıyorum.Halbuki seneler içinde bunları öğrenmiş olmalıydım diye düşünürken,bir şeyi unutuyorum çoğu insanın besin kaynağı kendi egosu!Fakat şöyle de bir durum var, ego egoyu çekiyor.Aynı tip insanlar,aynı tip insanları besliyor.Birbirlerine ego ikmali yapıp ,yollarına devam ediyorlar.Bir o lokomotif,bir diğeri olup hayatlarına devam ediyorlar.Şimdi bunları niye yazıyorum diye düşünürken,acaba ben de öyle miyim diye kendime de sormadan edemiyorum.Dışarıdan bakıyorum değilim,içeriden hep bakıyorum zaten, hiç değilim diye karar veriyorum kendimce.

Ama şunu da biliyorum ki ,insan hayal ettiği ve umutlarını söndürmediği sürece yaşar.Gerisi hikaye.Annemden biliyorum, hala yapmak istediği ,yaşamayı hayal ettiği yığınla şey vardı.Ama şunu da biliyorum ki,nasıl yaşadıysanız öyle anılıyor ve hatırlanıyorsunuz.Hayatınızdan geriye tek kalan,insanların hafızalarında bıraktığınız iz.

Sonbahar bütün güzelliği ile bize bir renk cümbüşü yaşatırken,kış mevsimi de kendini yavaş yavaş hatırlatmaya başladı ne dersiniz?Geceleri sıcaktan uyuyamazken,şimdi sıcak bir battaniye ya da yorgan hayali bile içimizi ısıtmaya yetiyor.Uzun kış geceleri,sıcak çikolatasıyla,kestanesi,polar sabahlığı,sıcak çorbalarıyla çok da uzak değil artık.Gelen her neyse bereketi ve huzuruyla başımızın tacı.Tek ki evlerimizde huzur,bereket ve sağlık olsun.