Haytalya Tramisu Ballı Gemici Böreği Şeyh-ûl Mahşî Doyuran Pasta

Şeyh-ûl Mahşî

Ana Yemekler / 29 Haziran 2015

Son Yazılar

Lezita Piliç Yaprak Döner

Ramazan sofralarının

sağlıklı ve pratik lezzeti:

Lezita Piliç Yaprak Döner

“Hayatın Lezzeti” sloganı ve birbirinden lezzetli ürünleri ile hayata

lezzet katan Lezita’nın Piliç Yaprak Döner ürünü, gerek lezzeti gerekse

pratikliği ile Ramazan ayı boyunca hem iftar hem de sahur sofralarının

vazgeçilmezi oluyor. Hem dondurulmuş hem de taze şekilde satışa sunulan ve

sadece 4 dakikada servise hazır olan Lezita Piliç Yaprak Döner,

ister pilav üstü ister porsiyon olarak ya da lavaş arasında ikram edilebiliyor.

Piliç göğüs fileto etinden hazırlanan Lezita Piliç Yaprak Döner, Ramazan ayı boyunca hem aile hem de misafirler ile birlikte buluşulan iftar ve sahur sofralarına sağlıklı ve pratik lezzeti getiriyor. Lezita Piliç Yaprak Döner, fırında 180°C 4 dakikada ya da önceden ısıtılmış tercihen az yağlı tavada 4– 6 dakika ısıtarak servis yapılabiliyor. Dileyenler pilav üstü dileyenler sebze veya salata ile birlikte porsiyon olarak dileyenler de lavaş ya da pide arasında sofralarını, Lezita Piliç Yaprak Döner ile süsleyebiliyor. Lezita Piliç Yaprak Döner, Ramazan sofralarını hem sağlıklı hem de pratik ve farklı bir lezzet ile taçlandırmak isteyenlerin ağzına layık bir alternatif oluyor.

Lezita Piliç Yaprak Döner, piliç dönerin nefis tadına sahip olması için kalitesi Lezita tarafınca onaylanmış tedarikçilerden alınan süt, yoğurt, baharat, soğan ve salça ile hazırlanan özel sosta bir gece dinlendiriliyor. Usta eller tarafından itina ile sarılıyor ve geleneksel tada ulaşması için klasik döner ocaklarında yavaş yavaş pişirilerek kesiliyor. 300 gramlık tabaklı ambalajlarda, hem donuk hem de taze olarak satışa sunuluyor.

Lezita’da neler yok ki?

Hayatın Lezzeti Lezita, Türkiye’de yem sektörünün öncü ve lider kuruluşu ABALIOĞLU güvencesiyle 2006 yılında tüketicisiyle buluştuğundan bu yana ülkemizin en büyük ve modern tesisi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Lezita, yemden damızlık yumurta ve civciv üretimine, sözleşmeli yetiştiricilikten et üretimine kadar tam bir entegrasyon içinde çalışan ABALIOĞLU Grubu’nun kalite, yenilikçilik ve güvenilirlik anlayışını yüzde 100 yansıtıyor. Hayatın lezzetine lezzet katmayı, insanların yaşam kalitesini yükseltirken, aynı zamanda hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlayan Lezita, taze piliç etinden pratik ürünlere, dana eti ile üretilen şarküteri ürünlerinden yumurtaya kadar tüm ürün kategorilerinde kaliteye, doğallığa ve lezzete odaklanıyor.

Karnıyarık

Efendim herkese merhaba,hayırlı Ramazanlar.
Allah hayırlısı ile sağlık ve mutlulukla bir Ramazan ayına daha kavuşturdu bizleri.İnşallah sağlıkla bayrama da kavuşuruz.Şimdiden herkesin tuttuğu oruçlar,ettiği dualar kabul olsun.
Uzun bir zamandan beri tarif veremedim.Aslında hep dediğim gibi mutfak son hız çalışıyor fakat bazen benim mutfaktan bilgisayar başına gelecek enerjim kalmıyor.
Patlıcan severmisiniz bilmiyorum.Ben bayılırım.Zamanı geldiğinde de sonuna kadar hakkını veririm patlıcanın.Bu tarif sizi korkutmasın,bu sıcakta yağlı olur diye düşünmeyin.Çünkü bu karnıyarık patlıcanı kızartarak değil közleyerek yapıldı çok da hafif oldu.
Malzemeler

    • 4 ya da 5 patlıcan
  • 300 gr kıyma

 

  • 1 büyük soğan

 

  • 2 diş sarımsak

 

  • maydanoz

 

  • domates

 

  • sivri biber

 

  • 1 tatlı kaşığı salça

 

  • tuz ve karabiber

 

Önce yıkadığınız patlıcanları közleyin.Ben şu ocak üzerinde kullanılan közmatik ile közledim.Fırında közlemekten daha pratik geliyor bana.Sivri biberlerinizi de közleyin.Diğer tarafta yemeklik doğradığınız soğanları ve sarımsaklarınızı 1/2 çay bardağı sıvıyağda öldürün.Üzerine kıymanızı ilave edip kıyma suyunu bırakıp çekene kadar kavurun.Salçanızı,tuz ve karabiberinizi ilave edin.Doğranmış maydanozunu da ekleyip ocaktan alın.Közlenen patlıcanlarınızı (salata yapacak kadar közlemeyin.Çünkü iç harcını koyduktan sonra da pişireceğinizi düşünerek patlıcanları yumuşayacak kadar közlemiş olun) güzelce kabuklarını soyun.Pişireceğiniz kaba yerleştirip ortalarını iç harcını koyacak şekilde açın.Harcınızı patlıcanlara eşit olarak paylaştırın.Üzerlerine yine közlenip kabukları soyulmuş biberlerinizi ve halka olarak kestiğiniz domateslerinizi yerleştirin.Çok az su ilavesi ile çok kısık ateşte pişirin. Karnıyarık deyince ilk akla gelen tabiiki şöyle güzel bir cacıktır.Onu da ihmal etmeyin.Afiyet olsun.

Eviniz ve ruhunuz Ramazan bereketi ile dolsun…………….

Sütaş Tatlımmm Kıymetlimmmm

Merhabalar efendim,evet biliyorum uzun zamandır tarif vermiyorum ama az kaldı hayırlısı ile Ramazan ayında bol bol tarif yayınlayacağım.Bu aralar biraz etkinlik ağırlıklı oldu blogum farkındayım.Fakat bu etkinlikleri çok seviyorum bir sürü şey öğreniyor,yeni insanlar tanıyor,aynı zamanda arkadaşlarımı görme fırsatı yakalamış oluyorum.

Geçenlerde yine Sütaş Tatlımm’ın tatlı davetlisi olarak Yıldız Parkı’nda Dahill İstanbul’da buluştuk.Bu muhteşem manzara ile hem güzel sohbetler ettik,hem yemek yedik hem de Şef Semen Öner’in güzel esprileri eşliğinde Sütaş Tatlımm ile pratik ve lezzetli tatlarla buluştuk.

Hem gözümüz hem midemiz bayram etti.Sütaş normalde ürünlerini kullandığım ve gerçekten çok güvendiğim bir marka.Sütaş Tatlımm’a gelince ben daha önce almamış olmama rağmen bebeden dolayı yemişliğim var.Efendim bizim aile biraz midesine düşkün olduğundan piyasada ne çıkmış,ne güzelmiş bilir ve mutlaka denemek için dahi olsa bir alır.

Sütaş Kategori Pazarlama Koordinatörü Tülay Dalkılıç’ın anlatımıyla
Sütaş’tan bir tatlı ailesi: Tatlımmm

Türkiye’nin sütçüsü Sütaş, Tatlımmm ile vazgeçilmez tatlı keyfini Sütaş’ın doğal lezzeti, kalitesi ve uzmanlığı ile sunuyor. Sütaş Tatlımmm ailesi; “Tatlımmm”, “Tatlımmm Mousse” ve “Tatlımmm Tatlım” ile Sütaş çiftliğinin taze sütlerinin farklılığını taşıyor.

Hayatın hızlı temposunda bir yandan tatlı keyfinden ödün vermeyen, diğer yandan sağlıklı beslenmeye dikkat edenlerin tercihi Sütaş Tatlımmm ailesi, her an her yerde tüm aileye tatlı keyfi yaşatıyor.

Tatlımmm’ın çikolata, bitter çikolata, çilek, muz, fındıklı çikolatalı olmak üzere beş çeşidi bulunuyor. Yemeğe hazır puding Tatlımmm çok pratik. Tüm aile bireylerinin zevkle tüketebileceği Tatlımmm Puding Ailesi aynı zamanda hafif ve sağlıklı.

Tatlım Mousse Türkiye’de bir ilk

Sütaş Tatlımmm ailesinin benzersiz üyesi Tatlımmm Mousse, Türkiye’nin ilk ve tek yemeye hazır “Mousse”u olma özelliğini taşıyor. Köpük köpük yapısı ve yoğun çikolata tadıyla Tatlımmm Mousse, nerede olursa olsun canı tatlı çeken her yaştan herkese doyumsuz bir tatlı keyfi sunuyor. Üstelik çok da hafif; tek küpü sadece 91 kalori…

Tatlımmm Tatlım

Tatlımmm ailesinin çocuklara yönelik pudingi Tatlımmm Tatlım, “çikolata- süt” ve “çikolata- çilek” olmak üzere farklı iki tadı tek küpte bir araya getirerek çocukların gönlünü fethediyor. Tatlımmm Tatlım bol taze süt içeriği ile çocukların sağlıklı beslenmesine ve gelişimine destek sağlıyor.

Benim favorim çilekli ve muzlu idi.Hele çilek kokusu açık havada bulunmamıza rağmen buram buram havayı sarmıştı.

Şef Semen Öner’in hazırladığı bu pratik lezzetler önümüze geldiğinde gerçekten uzun bir süre hayranlıkla baktım.Çilekli bu tatlının tarifi ise o kadar basit ki
MALZEMELER:

­ Sütaş Tatlımmm Çilekli

­ Kedidili Kurabiye

­ Vişne Suyu

­ Nane Yaprağı

Servis: Cam kup

Kedidilleri vişne suyuna batırılır. Kupun kenarlarına dizilir. İçine Sütaş Çilekli Tatlımmm eklenir. Yaz meyveleri ve taze naneyle süslenerek servis edilir.
Hepsi bu ama ben alır elime kaşığı kaşıklar yerim,derseniz hiç hayır demem tam bir atıştırmalık.
Ama o gün orada da dile getirildi,bence biraz daha büyütülmeli gramajları.Tam yemeye başlıyorsunuz bitiveriyor.
O gün çok ama çok güzel ağırlandık.

Tatlıya yer kalsın diye çok yemek yemedim ama herşey çok güzel düşünülmüş ve hazırlanılmıştı.

Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.Ellerine kollarına sağlık

Kahve ile günümüzü noktalayıp evimizin yolunu tuttuk.
Tatlı ve huzur dolu günler…………..

Buzbağ ile Vals

KAYRA AÇILIMINDA LÜTUF MÜJDE GECESİ

Hayat bir yolculuk ve yolcular yani bizler yola çıktığımız noktadan ne kadar uzaklaşırsak o kadar çok şey öğrenip yaşayabiliyoruz.Bu yolculuklardan birinde ve belki de en güzellerinden birinde,Buzbağ ile yolumuz tam da bir köşebaşında ,Levent Köşebaşı Restaurantta kesişti.

Aslında içki kültürü olarak tabandan tavana aile olarak biraz gelişmiş bir damak zevkimiz olmasına rağmen,genelde bu kültür rakının üzerine kurulmuş bir kültürdü.Şarap ile bilinçli olarak daha doğrusu teorik olarak ilk tanışmam tv’de şarabın yapımı ile ilgili bir programa tesadüf etmem sonucu oldu.Yoksa pratikte içmişliğim çoktu ama anlamadan sadece renginin güzelliği,kadehte duruşu,ayaklı kadehin havası eşliğinde bu keyfi,yaşamaktı amacım.

O programı izlerken,sahneler hızla ekranda akarken,beynim aradan bazı kelimeleri seçiyordu.Tanen,gövde,asidilite,gerçekten çok ilginç geldi.Tv’den gördüğüm kadarı ile o an bir şarap açıp öğrendiklerimi denemek istedim.Ama evde o anda şarap yoktu.Ertesi gün internetten kendimce bir araştırma başlattım.Fırsat buldukça okumaya, şarap hakkında daha çok öğrenmeye çalıştım.Hatta Kayra’ya çok mail atmışlığım da vardır.

Aslında rakıya olan düşkünlüğümüz de şimdi düşünüyorum da rakının yemek ve bol meze ile içiliyor olmasıydı.Çünkü yemek yemeyi seven insanlar olarak rakının yemekle uyumuydu belki bizi onu sevmeye iten.Ama başta da dediğim gibi yolculuk hep aynı yöne olmamalı.Neticede gidilmeyi,keşfedilmeyi bekleyen çok yer var.Eh bende kararlıyım keşfetmeye.İşte bu keşif gecelerinden birinde Köşebaşı Restaurantın merdivenlerinden tırmanırken çok heyecanlıydım.Hem böyle çok güzel bir ortama davet edildiğim için içten içe bir gururlanma, hem de çok şey öğrenme ve tatma hevesim vardı.

Zarakol iletişimden Aslı Hanım bizi o kadar güzel karşıladı ki hemen bir gurme havasına girdiğimi saklayamayacağım.

Herşey düşünülerek,özel bir bölümde mükemmel olarak hazırlanmış masada,adlarımızın yazılı olduğu yerlere oturduk.Önümüzde şarap tadım kadehlerimiz,Buzbağ Şaraplarını anlatan broşür ve kitapçıkları incelerken,Kayra Wine Center Müdürü Cüneyt Uygur Bey’in konuşmaya başlaması ile masal yolculuğu da başladı.

Dinledikçe sadece şarap diye tattığımız bu içkinin aslında bir insan gibi,görüntüsü,kokusu ve karakteri olduğunu öğrendim.Herbirimizin birey olarak kendimizi ifade etme şekli olduğu gibi,tattığımız her şarabın da bir söylemi olduğunu,kendisini kokusuyla,tadıyla ifade ettiğini,hangisinin,hangi yiyecek türü ile uyum sağladığını ,bir bütünlük oluşturduğunu gördüm.Tıpkı bizlerin yaşadığımız ortamda çevremizde ki insanlarla elektriğimizin tutması ya da tutmaması gibi.

Yemek başladığında ilk tattığımız şarap beyaz şaraptı.Emir ve Narince üzümlerinden üretilmiş,içimi hoş,hafif ,biraz serin bu açık tenli delikanlıya balon pide,tulum ve kaşar peyniri ile tereyağ yarenlik etti.

Ardından tabaklarımıza servis edilen gavurdağı,çiğ köfte ve abagannuş ile Buzbağ Klasiği yudumluyorduk.Buzbağ Klasik %50 Öküzgözü,%50 Boğazkereden oluşan bir kupaj.Taneni biraz yüksek bir şarap, kadınla erkeğin uyumu gibi.Kah biri,kah diğeri öne çıkıyor.Fakat yudumladığınızda ağzınızın içinde mükemmel bir uyum ile dansa başlıyorlar.Tıpkı bir vals gibi.

Cüneyt Bey’in şişelendikten sonra gelişen tek içki dediği şarabın, tadına vararak anlamaya melodisini duymaya çalışıyordum o anda.Gerçekten şarabın,şarap içmenin ve tatmanın tüm seramonisini düşünerek bu tınıya kulaklarımı,daha doğrusu tüm duyularımı kattım.Onun ifade şeklini anlayıp,sesini ve demek istediklerini anlamaya çalışarak.

Buzbağ Klasik çiğ köfteye çok yakıştı.Bazı arkadaşlar çiğ köfteyi çok acı bulsa da bir acı sever olarak ben çok keyif aldım bu lezzetten.

Patlıcan söğürme,fındık lahmacun,içli köfte, peynirli mini pide ve çöp şişe arkadaşlık edense,Elazığ Öküzgözü oldu.Klasiğe göre daha yumuşak,aroması daha kuvvetli ,hafif meyve tatları aldığınız kiraz,vişne,ahududu,biraz tarçın iç içe geçmiş bir halde nefis bir tat oluşturuyordu.Ben değil ama dilimdeki duyu noktaları sarhoş oldu bu tatlardan.

Tarsusi Kebap ve Şaşlık Diyarbakır Boğazkere ile kucaklaşarak karşımıza çıktı.Etler nefis,şarap mükemmeldi.Gece ilerledikçe bilgi dağarcığıma eklediğim şarabı kadehe ¼ oranında doldurup önce rengini gözlemleyerek ısı ve ışığa maruz kalmış mı,renkte bulanıklaşma varmı kontrollerinin yanında kadehi eğer solaksanız saat yönünde,aksi takdirde saat yönü tersinde döndürerek ki ,bunun sebebi koklamadan önce bu hareketle koku moleküllerini harekete geçirerek daha fazla kokusunu alabilmek olduğunu öğrenerek kadehin içine (dış kokulardan etkilenmemek adına) burnumuzu sokarak koklamayı ve ardından tatmayı öğrenip sayısız kere yaptım.Bu seramoni ,olayı daha bir zevkli hale getirmişti.Zaten o gece gördüm ki şarap içmek içki içmek değil sanki bir sanat icra etmek ,resim yapmak ya da bir müzik aleti çalmak gibi.

En sona saklanan gecenin assolisti Buzbağ Rezerv ise,tam da finale yakışan bir biçimde üzerine düşeni en iyi şekilde yaptı.Meşe fıçılarda en az 2 yıl dinlendirilen bu prens şiş,kaburga ve patlıcanlı kebap ile sarmaş dolaş olarak ağzımızdaki tatları doruk noktasına çıkarttı.

Gecenin bu bölümünde , artık gövdeli şarabın ağızda ananas ya da şeftali suyu gibi dolgun bir his yaratığını,orta gövdeli olanının süt,hafif gövdeli olanın ise su şeklinde algılandığını hafızama kazımıştım.Hatta buşame yani mantar hatasının sadece burun ile anlaşıldığını,hiç kokmayan bir şarabın aslında hatalı olduğunu,ıslak bez ya da küf kokularının da bu hatadan kaynaklandığını biliyordum.

Üzüm üreten 65 ülke arasında 5. Sırada olup iş şarap üretmeye geldiğinde sıramızın 47’e düştüğünü üzülerek öğrendim.

Gecenin sonlarına yaklaştığımız da herkes artık şarap konuşuyordu.Bulunduğumuz mekanın ve davetli insanların güzelliği şarapla birleşmiş resim tamamlanmıştı.Son fırça darbesi künefe,dondurmalı irmik helvası ve dondurmalı tahinli kabak tatlısıydı.

Bütün samimiyetim ile söylüyorum ki,gecenin bitmekte olduğu düşüncesi beni çok üzdü.Ama bir taraftan da bir an önce eve gidip,bilgisayarımın başına oturup bu konuda daha çok bilgilenmek güdüsü ağır basıyordu.

Dans etmeyi çok seven biri olarak sözün özü şöyle söyleyebilirimki , eminim sizlerde tecrübe etmişsinizdir ,birlikte olduğunuz partneriniz ile dans ederken yakaladığınız uyumu herkesle yakalayamazsınız.Ritim tutmaz,mesafe uymaz en bildiğiniz dansı yaparken bile acemilik çekersiniz.

Geçmişten gelen uyum ise, düşünmeden yapılan,verilen emeğin neticesinde,müziğin ritmine bıraktığınızda,vücudunuz kendiliğinden bir bütün gibi hareket eder.Bu birbirini tamamlayan uyum aynı topraklardan çıkmış yemek kültürü ve üzümün şaraba dönüşmüş halinde de vardı.Tam da birbirlerini tamamlamış aynı anda aynı ritimle dans etmişti gece boyunca.Yüzlerce belki binlerce yıl geçmişe dayanan bu birliktelikten mükemmel uyum dışında başka ne çıkabilirdi ortaya?

Gecenin sonunda içimde melodiler çalarken ben yine içimden o melodiyle dans ederek güleryüz ile karşılayıp aynı şekilde uğurlayan o mutlu insanların yanından, son derece mutlu ve huzurlu ayrıldım.

Artık satın alırken Öküzgözü,Klasik,Diyarbakır Boğazkere ya da Buzbağ Rezerv arasındaki lezzet farklılıklarını biliyor olacağım diyerek.

Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler