Güler Beypazarı’na Giderse

Hep söylerim, söylemesem de beni tanıyanlar bilir oldum olası dayatmayı, çok katı kuralları sevmem.Herşeyin bir programa oturtulması bazen iyi olup, düzen sağlasa da bazen çok sıkıcı olabilir.Ruhum özgür, yapabileceğim bir şey yok.Doğaçlama bazen hayatı olduğu gibi akışı içinde yaşamak, özgürlük duygusunu hissetmek insana daha doğrusu bana iyi gelir.Beypazarı

Şimdi bunu niye yazdım.Çok uzun zamandır yapmak isteyip de bir türlü kısmet olmayan bir şey yaptım.Demek ki zamanı şimdiymiş.Beypazarı’na gittim.O kadar uzun bir süredir istediğim bir seyahatti ki bu.Turlara bakıp, kendime göre bir tarih saptamaya çalışırken, zamanı gelmiş ki kendiliğinden oluverdi.Bu kadar zor mu oraya gitmek diyebilirsiniz.Tabii ki değil ama kısmet olmamıştı işte.Demek ki neymiş, zorlamayacaksın.Zamanı geldiğinde zaten olacak.Beypazarı

Benim öyle bir babangam var ki,hem çok iyi hem de biraz inatçı.Aslında ben tam bir oğlak olmam durumu ile inatçılığımla ünlüyümdür ama sanırım bir tek ona fazla inat yapamıyorum.Herkesin bir hassas noktası var işte sanırım benimki de o yani babangam.Onun istemediği bir şeyi yapmamaya, onu da zorlamamaya dikkat ederim.Çünkü geziyorsak birlikte gezmek, gezdiğimiz yerlerden birlikte keyif almak beni daha çok mutlu eder.Onun da, eskiden gezgin bir ruhu yoktu doğrusu.Konforu seven rahatına düşkün bir boğa o da.Ama artık o da zaman içinde, gezgin bir ruha sahip oldu sayemde.İki nokta arasında düz gitmeyi severken şimdi o iki nokta arasında durmayı, gezinmeyi sever oldu.Bu da iyi bir şey tabii benim için.Böylece bu gezgin ruh, Ankara’ya giderken yolumuzu Beypazarı’ndan geçirmeye ve benim bir hayalimi daha gerçekleştirmeye neden oldu.

Beypazarı

Ankara yolculuğu başlangıcında bu kararı alıp, yolumuzu ve rotamızı öyle saptadık.Akyazı üzerinden, Adapazarı, Mudurnu, Kuzuluk, Nallıhan derken Beypazarı’na attık kendimizi.Yollar yemyeşil olmakla beraber biraz virajlı.Ama gördükleriniz bütün bunlara değiyor doğrusu.O kadar güzel yerlerden geçtik ki, bir kez daha ülkeme, doğasına ve insanına aşık oldum.Büyük şehirlerde insanlar bazı değerleri unutup, birbirlerini görmezden gelse de, küçük yerlerde hala insana değer, saygı, ikram ve güler yüz var.Anadolu insanı sıcak sımsıcak ve gönlü bol.Beypazarı

Beypazarı aslında küçücük bir yer.Konakları, havucu, telkari işçiliği ki aslında gümüş dışarıdan gelip burada işleniyormuş, tabii ki herkesin bildiği kurusu, yöresel yemekleri ile meşhur.Aslında bu küçük yöre hakkında sayfalarca yazı yazılabilir ama ayrıntı isteyenler buradan detayları öğrenebilirler.Türkiye’nin havuç üretiminin % 60 ı nı karşılayan Beypazarı’nda her köşede buzların içine yatırılmış havuçların suyunu çıkarıp size önce ikram edip, sonra satan insanlar var.Doğal olarak meydanlarına da, haklı olarak havuç heykelini oturtuvermişler.Beypazarı

Köy hayatını bilen ve seven insanlar eminim bu fotoğrafta ki sıcaklığı ve o köy insanının samimiyetini hemen hissedecektir.Yöre insanı dediğim gibi sıcacık, sevecen ve samimi.Bu gördüğünüz teyzelerin giysileri ve yüzleri bana o kadar tanıdık ve yakın ki.Bakınca kendi köyümü ve köyüm insanını gördüm bir an yüzlerinde.Şalvarları, örtüleri ile oldukları gibiler.Bu kadar yerli ve yabancı turistin gidip gezdiği yerde , doğal olarak bir ticaret oluşmuş.Herkes birşeyler satma çabası içinde ama sizi sıkıp bunaltmıyorlar.Aksine bunu, size satmaya çalıştıkları şeyleri ikram edip, tattırarak yapıyorlar.Her dükkan sahibi, kapısının önünde elinde kartviziti ile, size önce ikram edip sonra kartını veriyor.Dönüşte gel buradan al, bu da kartım, dükkanları şaşırma diyerek.Beypazarı

Biz büyük şehirde bu durumu çoktan unuttuğumuzdan, yol boyunca yapılan ikramları ilk başta geri çevirdik.Hani tadınca alma zorunluluğu hissetmeyelim diye.Ama baktık ki adet bu ikram edilenin tadına bakıp, kartviziti alıp yola devam etmek adetten bizde hemen alışıp, ikram edilenleri yiyip, kartları toplaya toplaya yolumuza devam ettik.Ama alacaklarımızı ve tattıklarımıza göre hangi dükkandan alacağımızı belirleyerek.Beypazarı deyince zaten herkesin ilk aklına gelen kurusu malum.Son derece lezzetli ve tazecik.Neredeyse sokakta yürüyen herkesin elinde bir kuru torbası vardı.Beypazarı

Bunun yanında çeşit çeşit baharatlar, kurutulmuş sebzeler, meyveler, tarhanalar, erişteler derken anladım ki burası benim için bir cennet gibiydi.Yolda yürürken gördüğüm herşey için direk kafamda o malzeme ile hayali bir yemek pişirip, resmini çekiyordum.Kafam bilgisayar gibi anında görüntü ve yemekleri hafızaya kaydediyordu, sonunda error verene kadar yaptım bunu.Beypazarı

Yöresel yemeklerinin çoğu da Türk Patent Enstütüsüne kayıtlıymış.Bunlardan biri de 80 katlı olduğu söylenen baklavaları.Çeşit çeşit biçimlerde tepsi tepsi baklavalar, görüntüleriyle iştahımızı kabartmaya yetti doğrusu.Oldum bitim ev baklavasını çok severim.Hatırlıyorum da, bizim köyümüzde de bayramlarda her evde yapılan baklavaları, bayram ziyaretine gittiğim her evde yiyerek çok acı bir gün geçirmiştim çok eskiden.O kadar çok yemişim ki uzun bir süre midem birşey almamıştı.Beypazarı

Bu kadar yiyecek içinden tada tada yürümek birazcık nefsimizi köreltmiş olsa da, şöyle gölgede bir masaya oturup, hepsinin tadına vara vara yemek için, Değirmencioğlu’nu seçtik.Hemen Beypazarı’nın en meşhur Restaurantı Taş Mektep’in karşısında.Burası duruşu itibari ile bana daha halktan ve cazip geldi.Bir yerde yemek yiyeceksem, oranın doluluğuna ve insan profiline bakarım.Kalabalık ve sirkülasyonun çok olduğu yer bana göre tam bir lezzet durağıdır.Çünkü yemekler taze ve lezzetlidir.Tıpkı yol üzerinde en güzel yemeklerin kamyoncuların durakladığı yerlerde olduğu gibi.Şekil ve sunumdan ziyade ,lezzete önem veriyorsanız, eminim benim gibi düşünüyorsunuzdur.Beypazarı

Allah nurlar içinde yatırsın ANNEM, gittiğim restaurantlarda en çok salata yemeyi seviyorum derdi.Ana yemek gelene kadar bazen bir salata bitmiş, ikincisi gelmiş olurdu.Burada da salata, domatesi, biberi, salatalığı ile bir şölen gibi, bol ekşili ve bol zeytinyağlı tam ekmek banmalık bir durumda geldi önümüzeBeypazarı

Doğal olarak bizde ekmeğimizi salatanın suyuna banarak, hakkını verdik.Hemde çatalla değil elimizle.Bu durumu da bebem fotoğraflayarak ölümsüzleştirdi.Beypazarı

O dolmaları nasıl bir el sarmış ki, incecik, hepsi aynı boyda.Sanırsınız ki makineden çıkmış.Bol ekşili, bize servis eden arkadaşa içine ekşi olarak ne koyuyorsunuz diye sordum.Hiç bir şey bizim yapraklarımız kurduğumuzda bol ekşi ile kurulduğundan ekşisi yapraktan dedi.Babangam bakır sahan içinde, suyu ile servis edilen, bu etli yaprak sarmalarına bayıldı.yediklerimiz içinde onun favorisi dolma oldu.Beypazarı

Gelelim güvece.Aslında bizim bildiğimiz güveçlerden biraz farklı.Domates, biber ve etli pilav porsiyonluk güveçlerde servis ediliyor.Büyük güveçlerde, etle beraber pişirilen pilav, servis için tek kişilik güveçlere konulup o şekilde servise sunuluyormuş. Etler güzel pişmişti, ben beğendim ama bizim beylerden güveç düşük bir not aldı.Sebebi de bildikleri güveç ezberinin bozulmasıydı.Onlara göre bu güveç değil etli pilavdı.Beypazarı

Onca sıcakta, belki de en güzel şey bu bakır taslarda servis edilen, bol köpüklü milli içeceğimiz  🙂 ayrandı.Kapalısı da vardı fakat ben bulunduğum ortama yakışır şekilde bakır bir tas içinden içmek adına açık olanı tercih ettim.Buz gibi köpük köpük.Beypazarı

Bebemin en beğendiği de, bu üzerine bolca dökülmüş keş (kurutulmuş yoğurt) ve ceviz ile önümüze gelen erişte oldu.Gerçekten son derece lezzetli ve kıvamınca pişirilmişti.En üzüldüğüm de çok istememe rağmen satın almak için keş bulamamış olmamdı.Bulamadım bu güzelliği satın alacak bir yer.Beypazarı

Ve tabii ki final bu mekanın espri olarak menüsüne 79 katlı olarak yazdığı, aslında 80 katlı olduğu söylenen baklavaydı.Ağzımızda, ruhumuzda tatlı olarak ayrıldık Beypazarı’ndan.Ama ayrılırken yanımızda, ev yapımı tarhana, erişte, kırılan güvecimin yerine aldığım güzel kapaklı, bir güveç, kuru ve güzel anılarımız vardı.İnat edip dolma taşını almadığıma sonradan çok pişman olsam da nasıl olsa Eminönü’de bulurum diyerek kendimi avutarak ayrıldım oradan.

Demem o ki birgün mutlaka yolunuzu düşmese de siz düşürün Beypazarı’na.Hoş siz düşüremeseniz de, vakti geldiğinde kendiliğinden zaten düşecektir.

Bugünkü iftar menümüzde yine az az yapılmış, israfa meyil vermeden az öz yemekler

Soğuk Ayran Aşı

Zeytinyağlı Fırınlanmış Biber Dolması

Çoban Kavurma

Kemalpaşalı Muhallebi

Her daim eviniz bereketli,sofralarınız huzurlu olsun.Hayır dua alın ki hayırlarla karşılaşın.

Sevgi ve bereketle…..

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

PAYLAŞ & TAKİP ET

Pin It

Abone Ol

Yandaki kutucuğa mail adresini gir, Abone ol butonuna bas, tarifler mail adresine gelsin

Mail abonelik hizmeti
FeedBurner aracılığıyla
verilmektedir.

Yorumlar

  1. ihlamurcum 12 Temmuz 2013 at 14:33 Reply

    Ne kadar güzel anlatılmış bir beypazarı yazısı olmuş.Ben bir tek kurusunu bilirdim,keyifle okudum. Teşekkürler,Güler hanım.

    • Güler Konur 12 Temmuz 2013 at 23:21 Reply

      Çok teşekkür ederim gördüğümü,yaşadığımı anlatmaya çalıştım

  2. BÜŞRA 09 Ağustos 2014 at 12:51 Reply

    ÇOK GÜZEL BİR YAZI 🙂 BEN SU SIRALAR KALITELI SAGLIKLI BIR TOPRAK GUVEC NERDEN BULURUM DİYE ARASTIRIYORUM SİZİN ONEREBILECEGINIZ BİR YER VAR MI VE BEYPAZARINDAKI GUVCI NERDEN ALMISTINIZ

Güler Konur için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir