Beşiktaş’ı Keşfetmek

İyi akşamlar,sizi bu yazımla, Beşiktaş’ta biraz gezdirmek istiyorum.Gerçi bilen biliyordur ama,ben bu güzel,küçük Beşiktaş turunun,sitemde yer almasını istiyorum.Arzu ederseniz buyrun Beşiktaş turuna.

Neden bilmiyorum ama,Beşiktaş ile aramda bir göbek bağı var.Hani İstanbul’da doğmuş olsam,acaba annem göbeğimi Beşiktaş’a mı gömmüş diyeceğim ama,o da değil.Hani eskiler,bebeğin göbeği düştüğünde,belli amaçlar için,belli yerlere gömerler ya.Kimi cami avlusuna,kimi üniversite bahçesine.Ama İstanbul’da doğmadığım için bu mümkün değil.Ama nedendir bilinmez,lise sonrası hayatım Beşiktaş’a bağlandı.Üniversite,şimdi çalıştığım şirket,hatta üniversite öncesi üniversite hazırlık kursu,hepsi bu ilçenin sınırları içindeydi.

 
Beşiktaş’ı severmiyim?Evet çarşısını severim.Esnafı,sıcak ve samimidir.Çarşısı çok hareketli ve çok çeşitlidir.Neye ihtiyacınız varsa,hepsini bir arada bulabilirsiniz.Giysi mağazaları,aktarı,balıkçısı,restaurantları,parfümericisi,çaycısı,tokacısı derken,bir girdinizmi,uzun saatler çıkamazsınız.En azından bana öyle oluyor.Bir dükkandan diğerine,sonra bir diğerine derken zaman akar gider.
 
Öğlen arası indiğimde,hızlandırılmış bir turla o havayı solumak iyi gelir.Çünkü o çarşının tam ortasında durduğunuzda,yanınızdan geçip giden insanlar,bağıran balıkçılar,yemek yeme telaşında olan insanlar,alışveriş torbalarıyla dolaşanlarla tam da hayatın içinde,tam ortasında hissedersiniz kendinizi.
 Çarşıya girilen,sokakta ilerlerken sağ taraftan mı,sol taraftan mı yürüyeyim karar veremem.Önce bir,sağ tarafta ki Nezih Kitapevine girerim.Şöyle bir kitaplara göz atarım.O kırtasiye kokusunu çok severim.Sonra ilerler yine sağ tarafta ki Ziraat Bankası’nın karşısında ki tokacıdan mutlaka bir iki toka alırım.Çok çeşidi vardır,bazen hepsini almak isterim.Tam ortada ki kartal heykelinin yanına geldiğiniz de,lezzet noktalarına çok yaklaşmış olursunuz.Hemen solda,yılllar yıllar önceden süregelen,hemen herkesin bildiği,Kaymakçı Pando’nun mekanı vardır.

Eski,köhne,yıpranmış,bilmeyenin yüzüne bile bakmadan geçeceği bir dükkan olmasına rağmen,bilenlerin özellikle geldiği,hem azar işitip hem de lezzetli bir bal kaymak yeme keyfini yaşadığı bir mekandır,Pando Amca’nın mekanı.Allah uzun ömür versin huysuz ama tatlı bir ihtiyardır.Hani şu eski Türk filmlerinde ki kalbi yumuşacık ama huysuz ihtiyar tiplemeleri gibi.

 

O ne kadar kızgın ve sert görünürse,eşi de bir o kadar güler yüzlü ve tatlı bir hanımdır.İçerde küçücük eski duvarlarda,kendilerine dair gazetelerde çıkan yazılar,resimler zamana meydan okurcasına durur.Zaten içerde iki tane küçücük masa dışında bir şey de yoktur.

 
Mavi boyalı,cam tezgahının arkasında sürekli kaynayan bir süt kazanı vardır.Unuttuğunuz süt kokusu,hemen beyninizde lezzet noktalarını uyarır.Gelenler,taze ekmek,metal tabaklarda servis edilen,üzerine bal dökülmüş kaymak,yumurta ile o lüks mekanlara inat,küçük paralarla,damağını bayram ettirerek ayrılır oradan.Tabii tercih sizin.
 

Tam Pando Amca’nın karşısında başka bir lezzet durağı vardır.Önünde öğlen saatinde uzun uzun kuyruklar oluşan,yine salaş ama bir o kadar lezzetli bir dönerci.Üst kata çıkmayı başarabilirseniz ki bu o kadar kolay bir iş değildir,çünkü önce,onca kalabalık içinden siparişinizi vermeyi başarmanız gerekir ki,bu aşamayı başarıyla geçtikten sonra o küçücük dükkanın,daracık merdivenlerinden,çıkmayı da becerebildiyseniz üst katta hiç tanımadığınız insanlarla gayet de samimi küçücük masalarda siparişinizi bekleme kısmına gelmiş olursunuz.

Ya da,dükkanın önünde ki,iki küçük masadan,gözünüze kestirdiğiniz birinin başında bekler,o kalkar kalkmaz onun yerine oturursunuz.Ama değer mi,kesinlikle değer.Hatta siz siz olun pide arasına duble döner söyleyin.

Bu da ayrı bir lezzet,yine yılların fırını.Emin olun aldığınız her ürün son derece taze ve lezzetlidir.Hele bir portakallı kurabiyesi vardır.Anlatmak olmaz yemek lazım.Haa görüntü arıyorsanız,bu mekan da,size göre değil bunu baştan bilin.Çünkü burası da eski ve salaş bir fırındır.

Yıllardır değişmeyen ve sanırım değişmemesi gereken,bir görüntüsü vardır.Eve götürmek için aldığım,çoğu şeyi eve getirmek kısmet olmamıştır çoğu zaman.Ekmeği,paskalyası,kuru pastaları,simitleri tazeciktir.

Benden size tavsiye,vaktiniz uygun olduğu bir gün,üzerinize rahat giysiler,ayağınıza rahat ayakkabılar giyin,gelin Beşiktaş’a.Şöyle sabahtan,önce Pando Amca’nın mekanında,güzel bir kahvaltı edin sabah serinliğinde.Balın kaymağın tadına varın,çayınızı ya da sütünüzü yudumlarken,Sonra şöyle bir gezin tozun,Beşiktaş çarşısını ,alışverişinizi yapın.Balıkçılar çarşısından,balık alın,yeşillik alın.Yoruldunuz ve acıktınız mı?Doğru Karadeniz Dönercisine.Pide arası duble döner yanına bir ayran.Karnım doydu çok şükür dediğiniz anda,dönerciyi solunuza alın,sağdaki sokağın içine girin az ilerde solda ki Yedi-Sekiz Hasanpaşa Fırını’ndan canınızın çektiği,gözünüzün gördüğünü,paket yaptırın.Hala bir şey yemek için midenizde yer varsa,Beşiktaş Postanesinin olduğu pasajın girişinde ki,çay ocağında söyleyin bir çay,hem yorgunluk atın,hem kurabiyelerinizin tadını çıkarın.
Unutmayın gerçek lezzet ustalarının geçmişi,çokkk gerilere dayanıyor.Dükkanlar öyle lüks değil ama bizim aradığımız dekor değil,lezzet zaten.
Ağzınız tatlı,güzel anılarınız çok olsun.Sevgiyle kalın…………………

Etiketler: , , , , ,

PAYLAŞ & TAKİP ET

Pin It

Abone Ol

Yandaki kutucuğa mail adresini gir, Abone ol butonuna bas, tarifler mail adresine gelsin

Mail abonelik hizmeti
FeedBurner aracılığıyla
verilmektedir.

Yorumlar

  1. S.Ç. 22 Mayıs 2012 at 23:24 Reply

    Çok güzel bir yazı olmuş, Pando Kaymak benim de favori yerimdir, her gittiğimde Beşiktaştan Halkalı’ya kaymağını taşırım, denemeyenler ve yolu düşenler mutlaka denesin…

  2. PAPATYA PRENSES 22 Mayıs 2012 at 23:26 Reply

    Beşiktaş bir aşk benim için.Çok severim. Üsküdardan motora atlayıp salına salına karşı yakaya geçmeyi.

    Ne güzel anlatmışsın,özlediğimi hissettim.

    Şu kaymakçı amcayı duydum ama o kadar Beşiktaşa gitmeme rağmen nasıl olursa hep unuturum ona uğramayı.Ama kesinlikle not alıyorum ilk seferde!

  3. berna mutlu aytekin 23 Mayıs 2012 at 09:20 Reply

    Gitmiş kadar oldum 🙂 Özlemişim de geçen gün arkadaşla konuşuyorduk şu bahsettiğin dönerciyi bi türlü hatırlayamamıştım ne güzel oldu bu yazı kalemine sağlık 🙂

  4. LEZZETLİ SOMUNLAR 28 Mayıs 2012 at 23:22 Reply

    Gülercim; şu Hasanpaşa fırınını gayet iyi biliyorum. Dalgın bir günümde girmiş, tahıllı ekmek istemiş ve parasını ödediğim halde ekmeği almadan çıkmıştım:)) Ama benim ordaki favori yerim YE’ BEŞİKTAŞ’ tır. Çalışanlarını, temizliğini ve lezzetlerini seviyorum. Kısacası Beşiktaş benim de bayıldığım bir yer. Sevgiler arkadaşım:)

  5. DaRmAn 31 Mayıs 2012 at 16:35 Reply

    Beşiktaş bir çoğumuzun olduğu gibi benimde vazgeçilmezlerimdendir..
    öylede güzel anlatmış ve sunmuşsunki çok özlediğimi hatırladım birden.. keyifle dolaştım çarşıyı pazarı 🙂

  6. Blog; Maydonoz by Nalan 04 Haziran 2012 at 11:06 Reply

    Bayiliyorum pazar gezmeye, hikayelerini okumaya, resimlerine bakmaya, cekmeye… Bu yaz TR’deyiz insallah. Haftalik pazar ziyeretlerimi iple cekiyorum…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir