Haytalya Tramisu Ballı Gemici Böreği Şeyh-ûl Mahşî Doyuran Pasta

Şeyh-ûl Mahşî

Ana Yemekler / 29 Haziran 2015

Son Yazılar

Tel Şehriye Çorbası

 Kafanızda gölgelerin dans ettiği olur mu hiç?Yanlış anlamayın deli falan değilim.Çok şükür akıl sağlığım yerinde,sanırım yaşlar ilerledikçe, sadece eski hatıralar biraz daha yakınlaşıyor.Ya da hatıralarda, havada kalan,zamanında hafızaya kayıt edilmiş görüntüler anca yerine oturuyor.Bir koku,bir lezzet,bir söz,bir doku,taaa o eskilerde derinlere saklanmış görüntüleri çağırıyor ve sahne. Tel Şehriye Çorbası

Şimdi bu da nereden çıktı diyorsunuz.Tam da koltuğa uzanmış öyle boş boş düşünürken,sol el bileğimde hissettiğim hafif bir sızı herşeyin suçlusu.

Taaa çok eskilerde bir Melek Hanım ile Yahya Bey vardı.O zamanlar ben çocuğum.Bu muhterem zatlar da annemlerin aile dostları bir karı koca.5 çocuk sahibi bir anne baba.Ama çocukları bizden çok büyükler.Yoldan içerlek bir evde oturuyorlar.Yoldan bahçe kapısını açıp bir avluya giriyorsunuz.Oradan yaklaşık bir on basamakla evin ana kapısına ulaşıyorsunuz.Fakat ana kapının önü bir balkon gibi,bir sedir var.Yaz akşamları ışıkları yakmadan o sedirde oturup çekirdek çitleyip,yoldan gelip geçene bakıyorlar.Yahya Bey iri yarı bembeyaz saçlı,kocaman elleri olan bir bey.Sol kolunda altın renginde kocaman metal bir saat var.Çok az gülmesine ve ihtişamlı,hafiften ürkütücü görüntüsüne rağmen aslında çok iyi ,yumuşacık bir kalbe sahip.Melek Hanım,dışarıda başını örtmesine rağmen,evde son derece modern,eşine çilingir sofraları hazırlayan,dört kız,bir erkek annesi ve hafiften  sert bir Türk kadını.Elleri romatizmadan yamulmuş,şiveli konuşmaları ile benim çokça taklidini yapıp bu yüzden annemden çok azar işittiğim bir hatun kişi.Evin içi küçücük.Sokak kapısından girdiğinizde,karşınızda bir divan sol tarafta bir buzdolabı var.Dolap her zaman dolu,ne de olsa kalabalık bir aile.Bu sofadan sol tarafta dikdörtgen bir odaya geçiliyor.Bu oda her zaman derli toplu ama soğuk.Yerler muşamba kaplı.Burası misafir odası,çocukların girmemesi gereken yegane yer orası.Ne de olsa çocuklar orayı dağıtır,kirletir.Sofanın sağ devamında daracık bir koridor.Koridorun en sağ başında onların deyimi ile yüz numara, içeri girdiğinizde dönmekte bile zorlandığınız ama her zaman tertemiz ve hafiften bir, o zamanın modası ernet kokusu.Yüz numaranın yanında onca insana nasıl yemek yaptığını hiç anlayamadığım bir kişilik bir mutfak.Koridorun sonunda büyükçe,sol başında daha küçük bir oda.

Ve ben çocuğum,bu evde dolaşırken küçük bir çocuğum ve bunca ayrıntıyı kafama nasıl kaydetmişim ve hala hafızamda bu kadar canlı,hala o evin kokusu burnumda bunca yıl nasıl saklamışım şaştım.Şimdi her çocuğa bir oda verilen geniş kocaman evlere 3 ya da dört kişi sığamazken,Melek Hanım ve Yahya Bey o evde 5 çocuğu büyütmüş.İlerleyen zamanda damatlar,torunlar eklenmiş,hepsi o küçücük evde yaşamış,yemiş içmiş.Sanırım huzuru o zamanlardan içime bu görüntüler ile kaydetmişim.Artık ne Melek Hanım ne de Yahya Bey var.Yıllar yıllar oldu onlar bu dünyadan göçeli Allah rahmet eylesin.Ama büyük kocaman ailelerin huzurla bir masa başında içtikleri bir kepçe çorbanın tadı o zaman damağıma yerleşmiş.

Etli Nohut

2012 yılına tatlı ile veda ettik,2013 yılına etli bir yemek hem de tam kış yemeği etli nohut ile başlayalım.Allah sağlık ve huzur dolu bir yıl versin hepimize,Gönlümüzdekiler gerçek olsun.Dostluk ve barış olsun.Sevgi baştacımız,kötülükler ayağımıza paspas olsun.

Size de oluyor mu?Bir kaç gündür,Marmaraya kar uyarısı,beni hem geriyor,hem de bir beklenti içine sokuyor.Geriyor,çünkü işe gitmek durumundayım ve trafik normal zamanda bile malumken,kar yağdığında,iyice zulüm oluyor.Beklenti içine giriyorum,çünkü neden bilmem,bu tip uyarılarda,hafiften yiyecek stoğu yapıp kendimi eve kapayasım geliyor.Aslında,çok dışa dönük,hareketli ve sosyal bir yapım olmasına rağmen,bu gibi durumlarda,kendimi eve kapayasım geliyor.Herkesin olduğu gibi,evim kalem olduğundan olsa gerek,tehlike sezdiğimde orada evimde olmak istiyorum.Dışarıda kar yağarken,hava soğukken,sıcacık evimde,mutfağımda dışarısını seyrederek,fırınımın başında olduğumu düşünmek bile huzur verip,içimi ısıtıyor.Bunun mutlaka psikolojik bir açıklaması vardır.:)

Etli Nohut

Ondan olsa gerek,bugün kar yağar diye baya bir bekledim.Hatta etli nohut yaptım.Pilav,turşu gibi bir hayal kurdum.Yani tam kışa yakışır bir menü oluşturdum ”kendimce”

Bakliyat kışa yakışan bir yemek grubudur ya,kuru fasulye,nohut deyince ilk akla gelen pilav ve turşudur.Çok şükür,bugün evde bir o tarafa,bir bu tarafa devrilerek pazar gününü geçirdik.Bazen hiç bir şey yapmamak da aslında çok şey yapmaktır.Herkes bilir ve yapar ama adetten haydi tarife

Kabak Tatlısı

Zaman ne çabuk geçiyor.İnsan ömrü ne kadar kısa aslında.20 yaşakadarzamanın ne değeri biliniyor,ne de zaman nasıl geçiyor anlaşılıyor.20 li yaşların ikinci yarısında, biraz biraz hayatın önemi anlaşılıp,30 lu yaşlarda hayatın tadına varılıyor.40’lı yaşlar,olgunluk ve farkındalık yaşları sonrasında panik başlıyor.

2000 yılına girdiğimiz yılbaşı akşamını daha dün gibi hatırlıyorum.Herkeste bir milenyum çılgınlığı,ve söylemi.Neler neler bıraktık ardımızda,geldik 2012 yılının sonuna.

Ama bence insan ömrü,yılla değil umutla sınırlı.İnsan yıllar geçtikçe değil umudunu yitirince yaşlanıyor.Umut,beynin ve ruhun gıdası.Kabak Tatlısı

Hayatta hala yapılacak şeyler için umudunuz ve hevesiniz varsa yaşlanmanız mümkün değil.Biyolojik olarak yıllara karşı durmak mümkün değil ama,en kötüsü ruhun ve beynin yaşlanması,geçmişte kalıp,zamana ayak uyduramaması.Eğer hala duyduğunuz bir müzik sizi dans ettiriyor,heyecanlandırıyorsa,daha yapacak çok şeyim var diyebiliyorsanız,korkmayın hala çok gençsiniz demektir.

Yaşlanan dünya aslında,Her yeni şey,yeni bir umut demektir.2013 yılı,hepimiz için,yeni umutların yeşerdiği,yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek için sağlık ve paramızın olduğu bir yıl olsun.Evimiz huzurlu ve bereketli olsun,sevdiklerimiz yanımızda olsun.

2013 bereket ve bolluk içinde,sağlıklı ve sevdiklerimiz ile huzurlu ve mutlu geçirebileceğimiz,hayırlarla dolu bir yıl olsun inşallah.

Karnıbahar Pane

Hayatta bazı şeyler vardır,karşılığı yoktur, değeri ölçülemez.Bana göre, bunun en başında evlat sevgisi gelir.Çocuk sahibi olduktan sonra,kalbiniz onun için çarpmaya,hayat onun etrafında dönmeye başlar.Dünyanın merkezi ”O” olur.O,öyle dururken siz onun etrafında uydusu gibi döner durursunuz.Ta ki ışığınız sönene kadar.O belki de bunun, çok farkında değildir.Çünkü herşey ona göre,olması gerektiği gibi normal akışındadır.Çünkü o,O’dur.O ister,siz olmayanı oldurmaya,imkansızları bile imkanlı hale getirmeye çalışırsınız.Tabi ki yine,imkanlar dahilinde.O’nun için herşeyin en iyisini,en güzelini diler ve istersiniz.Çünkü O herşeyin en iyisine layıktır.

Şimdi bu konuya niye girdik diye düşünüyorsanız,anlatayım.

Bizim evin,bebe mühendis adayı,sebzelere karşı biraz ön yargılı ki, bu benim hiç de sıcak bakmadığım bir durum.Allah her nimeti bizler için yaratmış diye düşünür ve yemek seçene biraz kızarım.Ama bizim bebe,gerçekten bebekliğinden beri seçme olayına biraz yatkındır.Babangaya göre, onu biraz bu duruma getiren benmişim.Küçüklüğünden beri aman karnını doyurayım derken,bunu yemedi,acaba bunu yer mi diye alternatif ürettiğim için böyle olmuş.Bu tarif de,onun için uygulandı.Malum kış ve kış sebzeleri belli.

Neyse,karnıbaharı da şöyle bir allayıp pullayayım,midye tava görüntüsü vereyim dedim.Vallahi çok güzel ve lezzetli oldu.Görüntü muhteşemdi.Sarımsaklı yoğurt da olayı zirveye taşıdı zaten.Karnıbahar Pane