Belikırık

Geçmişe dönüp baktığınızda,hafızanızda kaç tane eskimeyen komşunuz var hiç düşündünüz mü? Bu devirde ölmeye yüz tutmuş bir ilişki komşuluk ilişkisi.Bence çok üzücü bir durum bu.Hemen herkesin evlendikten sonra ailesinden farklı bir semtte belki de farklı şehirde oturduğunu düşünürsek,en yakınınızda aileniz değil komşunuz yer alıyor.

Belikırık

Günümüzde burun kıvrılan,çok demode,arabesk bulunan komşuluk ilişkisi şu rezidans kültürü ile iyice öldürülüyor bence.İnsanlar gökyüzüne uzanan,son derece modern akıllı binalarda ,otel tadıyla yaşamaya alıştırılıyor. Siteler neredeyse bir köy hatta bazıları bir kasaba büyüklüğünde tasarlanıyor.İçerisinde kuru temizlemeden tutun da,market ,restaurant,cafelere kadar her türlü ihtiyaç düşünülerek neredeyse dışarıya çıkmaya hiç ihtiyaç duymayacağınız şekilde modern hapishaneler yapılıyor.

Bu kötü bir şey mi ? Hayatı kolaylaştırmak adına tabii ki değil,hatta her türlü servis siz hiç dışarıya çıkmadan bir telefon ile kapınıza kadar veriliyor.Ancak bu arada ne oluyor ,siz o modern yaşam alanlarının içine hapsedilmiş yaşıyorsunuz.Çıkıp bir markete gidip,ne var ne yok bakamıyorsunuz.Reyonlar arasında dolaşıp o meyve sebzeleri kendi gözünüz ve elinizle seçemiyorsunuz.Cadde üzerinde ki pastanenin önünden geçerken selamlaşıp,gözünüze ilişen,canınızın istediği bir şeyi alamıyorsunuz.Kasap etinizi hazırlarken ayak üstü ne olacak bu memleket durumları sohbeti yapıp ete dair bilgiler edinemiyorsunuz.Sokakta yürürken esnafla birbirinize gülümseyip selamlaşamıyorsunuz.Ama öte yandan,her istediğiniz istediğiniz anda siz evinizin konforundayken sipariş ettiğiniz yerin ya da kişinin zevki ve kararı doğrultusunda hemen hazırca kapınıza geliyor.

Fakat bu arada yaşadığınız yerde ki insanları tanımıyor onların hayatlarına dokunamıyorsunuz.Mesela siz tam yemeğe oturmuşken kapınız çalınıp da karşı komşunuz size bu biberleri pazardan bugün aldım körpecik yemekte yiyin diye getiriyor mu? Ya da bir diğer komşunuz,mantı çorbası yaptım sıcakken al bir tabak ye diye zilinizi çalıyor mu? Siz bir komşunuzun kapısını çalıp bizim çocuk anahtarını almadan çıkmış şu anahtar sizde kalsın,ben yokken gelirse kapıda kalmasın diye güvenip gözünüz arkada kalmadan anahtarınızı bırakabiliyormusunuz ? Benim hep böyle komşularım oldu çok şükür.Çoğunun adı da, bana öğrettikleri de hafızamda kazılı.Çok eski komşularım,Gülsev Ablamın fasulye turşusu kavurması ,Halis Amcam Mualla Teyzem yaşıyorlar mı bilmiyorum ama çok şey öğrendiğim derya gibi tecrübeleri ile kalbimde saklılar.Yenilerden,Münevverim Balıkesir’e taşındı telefonlaşıyoruz,Nerimancım hiç çalmasa günde beş kez çalar kapımı.Müzeyyen beni ne zaman görse ,bir yorgunluk kahvesi içmem için ısrar eder.Bu bahsettiğim insanlar 40 ile 80 arası yaş ortalamasında ama eskimeyen yaşlanmayan gönlü genç insanlar olduklarından adlarıyla hitap ediyorum.Bu da onları mutlu ediyor.Onlar benim insanlarım,komşularım,can yoldaşlarım.Kapılarını her zaman çalabileceğim ve kapımı çalıp halimi soran ,bazen anne bazen baba,bazen bir abla olan benim insanlarım.Allah kimseyi komşusuz ama candan yürekten iyi kalpli komşusuz bırakmasın.

Malzemeler

  • 4 adet kemer patlıcan
  • 300 gr köftelik kıyma
  • 1 adet soğan
  • 1 adet yumurta
  • 5-6 dal maydanoz
  • tuz,karabiber,kimyon,kekik
  • 2 adet domates
  • 4-5 adet sivri biber
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 aida çay bardağı sıvıyağ
  • 2 yemek kaşığı tereyağ
  • su
  • Zorluk: kolay

Yapılışı

Yemeğimize gelince,adı ilginç tadı mükemmel.Allah kimsenin belini kırmasın kırılan patlıcan beli olsun deyip yapıverdim.Son derece görsel,bir o kadar da lezzetli.Adı ile müsemma beli kırılmış bir patlıcan kebap.Patlıcan zamanı geçti belki ama bu lezzeti bir kez olsun yapıp tadın derim.BelikırıkÖnce kıyma,rendelenmiş soğan,yumurta,doğranmış maydanoz ve damak tadınıza uygun ölçüde baharatlar ile köfteyi yoğurun.Köfte harcınız kenarda dinlenirken,patlıcanları alacalı soyun.Ben ev halkına bir adet düşecek şekilde dört adet patlıcandan yaptım.Ama yetmedi onu söyleyeyim bir kere.

Soyduğunuz patlıcanları birer parmak kalınlığında,tam olarak kesmeden altta bir cm kalacak şekilde dilimleyin.Bu işlemi yaptığınızda göreceksiniz ki patlıcanlar rahatça kıvrılıp beli kırılmış olacak. :) Her patlıcan arasına yoğurduğunuz köfteden bir adet yerleştirin.Yayvan,bir tencereye ,tercihen pilav tenceresine kıvrılacak şekilde patlıcanlarınızı koyun.Bir kase içinde sıvı yağ ile salçayı ezip eritin.Bu aşamada arzu ederseniz ekstra karabiber,kekik ve acı sevenler pul biber koyabilir.Çok az su ilavesi yapıp patlıcanların üzerine gezdirin.Doğradığınız domates ve biberleri de patlıcanların üzerine koyduktan sonra terayağını parçalar halinde tencereye pay edin.Çok kısık ateşte,pişirin.Yerken hangisi köfte,hangisi patlıcan anlayamadığınız lokum yumuşaklığında ,yanında güzel bir tereyağlı pilav ile ( ki onun tarifi de isteyenler için burada)tadını çıkarın.

Sevgiyle.....

Etiketler: , , , , , , ,

PAYLAŞ & TAKİP ET

Pin It

Abone Ol

Yandaki kutucuğa mail adresini gir, Abone ol butonuna bas, tarifler mail adresine gelsin

Mail abonelik hizmeti
FeedBurner aracılığıyla
verilmektedir.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir