Güler Selimiye’de

Selimiye ile ilgili ikinci yazımı,kaldığım yeri anlatmaya ve aklımda kalanları yazmaya ayırdım.Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi,kafanız çok doluysa,iyice boşaltıp,sessiz sakin bir tatil yapma hevesiniz varsa burası tam da size göre bence.SelimiyeSelimiye doğa olarak muhteşem.Deniz suyu ne çok sıcak ne de buz gibi soğuk.Deniz zemini taşlık,kum pek yok,o nedenle buraya gelmeyi planlayanlar bence gelirken bir deniz ayakkabısı almalı.Bu taşların üzerinde yürümenizi kolaylaştıracaktır.Deniz son derece durağan ve sakin.İçi balık dolu,yüzerken hepsi size arkadaşlık etmek için yarışıyor.Tekne gezisinde tutulan birden fazla palamuta şahit oldum zaten,ancak sizinle birlikte yüzenler minik balıklar,korkanlar rahat olsun.Selimiye Selimiye’de konaklamak için sayısız pansiyon mevcut.Hemen hepsi deniz kenarında.Öyle çok lüks otel,motel pek yok.Genel olarak hep pansiyon.Oda kahvaltı şeklinde çalışıyorlar.Fiyatlar 60 ile 100 TL aralığında.Eğlence arayanlar burada aradıklarını ancak Marmaris’e giderlerse bulabilirler.Selimiye tam bir balıkçı köyü ve sakinlik ve huzur tavan yapmış durumda.Buranın yerli halkının uzun yaşıyor olmasının sırrı da belki bu sakinlikte gizli.Bizim seçtiğimiz pansiyon da oda kahvaltı çalışan bir aile işletmesi.On odalı sakin sessiz denize sıfır bir yer.Odaların önünde minik verandalar,veranda da küçük tahta masalar ve sandalyeler var.Selimiye Burada benim en çok hoşuma gidenlerden biri sanırım şezlongların denizin içinde olmasıydı.Güneşlenirken,denizin içinde su şezlongun altına vururken siz kitap okuyup,keyif yapabiliyorsunuz.Hatta ayağınız suyun içinde güneşlenirken,benim yaptığım gibi sıcaktan bunalmadan şezlongda uyuyabiliyorsunuz bile.SelimiyeÖğle yemeklerinde pansiyonda belli yemekler çıkıyor,onlardan sipariş edip yiyebileceğiniz gibi,hamburger tarzı şeyler de sipariş edebilirsiniz.Akşam yemeğini pansiyonda yiyecekseniz saat beş gibi menülerinden seçip yiyeceğiz yemekleri bildiriyorsunuz.Ona göre hazırlıklarını yapıp,size özel hazırlıyorlar.Bu güzeller,kabak çiçeği dolması olmak için toplanmış ve amacına ulaşmış bir demet.Selimiye Büşra Pansiyonu en güzel anlatacak fotoğraf sanırım bu.Tekneden çektiğim bu fotoğraf bence herşeyi anlatıyor.Şezlonglar denizin içinde,denize sıfır bir çardak ve üst katında akşam yemek için hazırlanan bölüm.Kaldığım oda ile deniz arasındaki mesafenin en kısa olduğu yer şimdiye kadar bu kadar az olmamıştı hiç.SelimiyeAkşam yemek için hazırlanan masaların düzeni,kullanılan renkler çok iç açıcı olmakla beraber bir seyir terasında yemek yiyiyor olmak da ayrı bir keyif.Tek sıkıntı servisin biraz bekletiyor olması ya da benim tez canlı olmam.Sahipleri dediğim gibi bir aile ve hepsi son derece güleryüzlü ve ilgililer.Selimiye Selimiye’nin içine gelirsek gündüz şezlongların olduğu iskeleler akşam saatlerinde masalarla donatılıp müşterilerini beklemeye başlıyorlar.Tam merkezinde dahi hiç müzik sesi duymadığımı ve hareketin çok fazla olmadığını söyleyebilirim.Her tür yemek bulmanız mümkün.Deniz ürünlerinden et çeşitlerine ve mantıya kadar.Fiyatlar bize çok da makul gelmedi.Normalde her gittiğimiz yerde dışarılarda yemek yiyen insanlar olarak nedense Selimiye bize oldukça pahalı geldi.Bir fiyat istikrarı yok gibi.Herkes aynı ürünü çok değişik fiyatlara satıyor diye biraz şaşırdık açıkçası.Selimiye Mesela normalde 3-5 liraya alabileceğiniz bir magnet burada 15 TL fiyatla satılıyor.Bunu kafanızda fiyatlar hakkında bir fikir oluşsun diye yazıyorum.Her tatil yöresinde olduğu gibi akşam deniz sonrası merkezin bu sokakları şıkır şıkır insanlarla doluyor.Biraz pahalı derken çoğu masalarda hep dolu aslında.Önceden yemek yiyeceğiniz yeri seçip rezervasyon yaptırmanızda fayda var.SelimiyeEfendim şimdi işin özeti,Selimiye’de sessizlik ve huzur hakim.Ben kafamı dinleyeceğim hiç ses istemem diyorsanız tam size göre.Çünkü gerçekten hiç ses yok.Buna müzik de dahil.Hiç bir işletme pansiyon da dahil müzik yayını yapmıyor.Gelenler sessizlik istediklerinden bu kararı almışlar.Ama çok beğenmeme rağmen ben biraz gürültü ve ses duymayı da özledim doğrusu.Hala bir muhtarlık yani köy statüsünde olduğundan bunu şimdilik uygulayabiliyorlar.Boş olan yerler hep satılmış.Kısa süre sonra belediye olacakmış.O takdirde imar vs çıktığı takdirde bu bakirlik ve sessizlik çok aranır olur.

Sevgiyle….

Etiketler: , , , ,

PAYLAŞ & TAKİP ET

Pin It

Abone Ol

Yandaki kutucuğa mail adresini gir, Abone ol butonuna bas, tarifler mail adresine gelsin

Mail abonelik hizmeti
FeedBurner aracılığıyla
verilmektedir.

Yorumlar

  1. Serap 29 Ağustos 2013 at 20:47 Reply

    Sizin kaldığınız pansiyonun önü, denize yürünerek girilen yerlerden belli ki, ama bence deniz ayakkabısına yine de çok ihtiyaç olmayabilir zira farketmişsindir, acayip hızlı derinleşen bir denizi var Biz İskele’de kalıyoruz gittiğimizde, arkadaşımızın orası. Önü direkt 2,5 metreden başlıyor, o nedenle merdivenle iniliyor ve en kısa zamanda 8-16-35 metre şeklinde gidiyormuş, dehşet verici aslında:) Ama yine de çok güzel bir yer gerçekten. Oraya gençlerle gitmemek lazım, sıkılıyorlar.. Ayvaz-Köroğlu yeter:) İçine sinsin Gülercim..

    • Güler Konur 30 Ağustos 2013 at 09:19 Reply

      Ayvaz Köroğlu tamamdır Serapçım.Doğru benim kaldığım yerden denize yürüyerek giriyorsun ama birden derinleşiyordu.Çok teşekkür ederim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir