Güler’in Yol Maceraları 2 (Bozcaada)

Mavi BoncukMeydanDaracık SokaklarÇiçekli EvlerSokaklarEvlerCamiKiliseKapılarAdonisAkvaryum KoyuYeldeğirmenleriBabanganın gözünden benYeldeğirmenlerinde gün batımıBu ne yapıyor diye sorabilirsiniz kendinize.Tatil mi,yoksa başka bir şey mi?Boşver ne uğraşıyorsun kim okuyacak da diyebilirsiniz.Ben bir yere giderken,oraya daha önce gitmiş olan insanların yazdıklarını okuyor,ya da soruyorum.Çünkü yaşanmışlıklardan tecrübe edinip bir ön bilgiyle,gittiğim yerde çok daha kolay yön bulabiliyorum.O nedenle arzu eden okuyup bilgilensin,etmeyen es geçsin.Dahası herzaman dediğim gibi neysem oyum.Kendimi farklı gösterme çabam ve hevesim yok.Çektiğim o kadar çok fotoğraf var ki,sadece birkaçını buraya koyabildim.

Bozcaadaya ilk kez gittim.Ama gidenlerden çok duydum.Gittiğim ve gördüğüm için de son derece mutluyum.Aynen beklediğim gibiydi.Ada havasını,ortamını zaten çok severim.Ciddi bir Büyükada aşığıyım zaten.Daha önce de burada ki yazımda okuyabileceğiniz gibi Cunda’ya da aşık olmuştum.Dahası bir kez daha kalbim Ege’de kaldı.Ege doğasıyla,havasıyla ve bereketli topraklarıyla başka bir şey.Halkı son derece samimi ve sıcak.Yemek kültürü çok fazla ve lezzetli.Balığı,değişik otları,mezeleri bir başka sanki.

Geyikli sahilinden,saat başı,adaya feribot var.Biz biraz sezon sonuna kaldığımızdan sakin olur diye düşünürken,şarap tadım günlerine denk gelmişiz.İnsanların bu tarihe önceden yaptırdıkları rezervasyonları varmış.Fakat bu etkinlik,Şehitlerimizin anısına saygıdan dolayı, iptal edilmiş.O nedenle oldukça kalabalıktı.Fakat ada baya büyük olduğundan ,öyle omuz omuza bir durum da yoktu.Zaten bütün kalabalık akşam meydanda toplanıyor.Bütün restaurantlar,cafeler,alışveriş mekanları,şarap dükkanları da meydan da zaten.Ada halkı son derece rahat ve sakin.Öyle kimse kimseye gözünü dikip bakmıyor.Herkes gönlünce ,özgür bir biçimde hareket etme durumuna sahip.Heryerde hafiften kulağınıza rum şarkıları çalınıyor.Eski Türk sanat  müziği de geliyor gerilerden kulağınıza.Meydanda ki eski kahve,ada cafe hep dolu.Önünde ki incik boncukcular baya bir iş yapıyor.Kadının çok olduğu yerde,bu tip şeyler satmak oldukça akıllıca.Adaya özgü reçel çeşitleri satan bir sürü insan var.En ilginci de domates reçeli,içi bademli.Tabii ki satın aldım.Şarap satan onlarca dükkan var.

Gittiğimiz gün,kısa bir ada turu yaptık önce.Akvaryum koyu ve Ayazma Plajı bunların en önde gelenleri.Çok rüzgar olduğu için denize girmeye cesaret edemedik doğrusu.Ben şöyle bir deneyimleyeyim dedim ama ancak ayaklarımı sokabildim.Deniz oldukça soğuktu.Akvaryum koyu,gerçekten akvaryum gibi.Deniz son derece temiz ve davetkar.İşi bozan sadece rüzgar ve bizim belki de buna biraz geç kalmış olmamız.

Ayazma plajı oldukça kalabalıktı.Burası daha az rüzgar aldığından ,denize girmeye daha uygundu,fakat biz o akşam üzeri saatini,plaja karşı,yemek yiyerek değerlendirdik.Gün batımı için oraya özgü adet,yeldeğirmenlerine şarabınızı alarak çıkmak.Gün batımına karşı,şarap yudumlamak çok keyifliydi doğrusu.Cunda’da da, Şeytan sofrasında batan güneşi alkışlarla uğurlamak gibi, buranın geleneği halini almış,ne de olsa Bozcaada bir şarap cenneti.Ada halkının geçim kaynağı,üzüm,bağcılık.Nereye baksanız üzüm bağlarıyla dolu.Hatta iskelede çavuş üzümleri kasalarla satılıyor.Ah eve geliyor olsaydım bir iki kasa alacaktım ama,henüz geri dönüşe geçmeye niyetimiz yoktu.

Aslına bakarsanız Bozcaada bana daracık sokakları,evlerin konumu,şekli itibari ile hep Cunda ya da diğer adıyla Ali Bey Adasını çağrıştırdı.O kadar huzurlu ki insan o sokaklarda kaybolup gitmek istiyor.Hoş kaybolsanız da,kimse sizi bulmaz,çünkü ada halkı o kadar relax.

Tamamen rezervasyonsuz gittiğimizden,konaklama için hiç bir planımız yoktu.Aslında konaklamaya niyetimiz de yoktu.Fakat ada havası o kadar büyülü ki gece de o havayı teneffüs etmek istedik.O daracık sokaklarda yürürken,Türk mahallesinde İlk gözüme çarpan yer oldu Adonis Pansiyon.Taş bir bina,girişi sanki insanı içeriye çağırıyor.Ana kapıdan girince sanki bir eve girmiş gibi hissediyorsunuz.Koridor şeklinde yolu devam edince,arka bahçeye çıkıyorsunuz.Arka bahçe,biber saksıları,nar ağacı,kayısı ağacı ve bir sürü yeşillikle dolu.Küçücük masalarda oturup,çayınızı yudumlamak çok keyifli.Bir aile işletmesi zaten ,içerisi misler gibi kokuyor tertemiz.Nurcan Hanım ertesi sabah teras da bir açık büfe kahvaltı hazırladı,karpuz reçelinden,şeftali reçeline,üzüm,gül,gelincik,incir reçeline kadar,menemen,biber kavurma,kek,börek sadece birkaçı.Çok memnun kaldım,gerçekten gidenlere gözü kapalı tavsiye edebilirim.

Akşam yemek yemek için biraz zor yer bulduk doğrusu,önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş bu da aklınızda olsun.Bütün arka sokakları ve sahili dolaşarak nihayet iki kişilik bir yer bulduk.Yosun restaurant,bol mezesiyle,ege otları ve balıklarıyla güzel bir yer.Gitmeden önce herşey için pazarlık etmem söylenmişti.Gerçekten de doğru ,pazarlık payı bırakıyorlar.Gerçi bütün yemek yiyebileceğiniz yerlerde menüler ve fiyatlar asılı ama yine de pazarlık edebiliyorsunuz.Biraz komik ama eğlenceli oluyor.

Kısacası biz çok mutlu ayrıldık Bozcaada’dan.Tekrar gidip daha uzun kalabilir hatta orada yaşayabilirim.Gitmeyenler gitsin görsün..

Bozcaada’da güneşi aşağıda gördüğünüz şekilde batırdık.Yola devam ediyoruz.Bakalım bir sonra ki gün güneşi nerede batıracağız.Sevgiyle kalın.

Ha bu arada ben gün batımını seyrederken babangam beni seyrediyormuş sanırım.Onun günü herhalde benim gözlerimde batıyor…….

 

Yeldeğirmenlerinde gün batımı

Etiketler: , , , , , ,

PAYLAŞ & TAKİP ET

Pin It

Abone Ol

Yandaki kutucuğa mail adresini gir, Abone ol butonuna bas, tarifler mail adresine gelsin

Mail abonelik hizmeti
FeedBurner aracılığıyla
verilmektedir.

Yorumlar

  1. balböcükleri 05 Haziran 2013 at 19:42 Reply

    bu kadar güzel bir yazı yorumsuz kalmamalı diye düşündüm.bşr bozcaada müdavimi olarak her fotoğraf karesi bana o kadar tanıdıkki.rüzgarı şarabı,kalesi,dar taş sokakları caanım bozcaada.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir